Dünya, yüzeyinde yaşamın çeşitliliğinden oluşan bir cennete, bir biyosfere sahip. Biyosfer, uçsuz bucaksız evrende yaşam olduğunu bildiğimiz tek yer! Aşağı yukarı 3,5-4 milyar yıldır var. Biz insanlar olarak yalnızca 250-300 bin yıldır onun bir parçasıyız. Biyosferin varlığına kıyasla çok daha kısa bir süredir Dünya’da yer alsak da içinde bulunduğumuz bu yere bazıları geri döndürülmesi mümkün olmayan, azımsanamayacak büyüklükte zararlar verdik. Bunlardan biri ve belki de beraberinde en çok tehlike getireni, biyoçeşitliliğin kaybı. Peki, bu bağlamda tünelin ucundaki ışığı görmek olanaksız mıdır?
Bu kaybın büyüklüğünü kavramak için biyoçeşitliliğin ne olduğunu ve neden bizim başımızı ağrıtacak kadar önem arz eden bir şey olduğunu bilmek gerek tabii. Basitçe biyolojik çeşitlilik; bitkiler, hayvanlar, mantarlar, mikroorganizmalar gibi tüm canlıları, bunların oluşturdukları ekosistemleri ve içinde yaşadıkları alanları ifade eder. Biyolojik çeşitlilik; insan sağlığı ve esenliği, ekonomik refah, gıda güvenliği ve güvencesi açısından büyük öneme sahiptir. Ayrıca tüm bireyler ve topluluklar için hayati olan diğer alanlarda da etkisi yadsınamayacak kadar büyüktür. Mesela, oksijen yalnızca biz insanlar için değil, oksijenli solunum yapan tüm canlılar için gerekli bir solunum gazıdır. Temiz su da öyle. Sonuçta su hayattır diye boşuna demiyorlar. Doğadaki organizmalar, ekosistemler ve ekolojik süreçler bize oksijen ve temiz su sağlar bununla birlikte bir de havanın temizlenmesine yardımcı olur. Tüm bunlar aynı zamanda bitkilerin büyümesine imkan tanırken bize birer besin kaynağı olur. Bitkileri yiyen zararlı böcekleri ve bitki hastalıklarını kontrol altında tutar. Ayrıca sel gibi doğal afetlerin ve iklim krizlerinin meydana gelme riski azalır. Mümkün mü biyolojik çeşitlilik olmadan hayatını sürdürebilmek?
Gel gör ki insan derken “vahşi” kelimesini kullanmıyoruz ancak vahşetin ta kendisiyiz. Günümüzde tüm canlıların yalnızca %0,01’ni kapsayan biz insanlar, daha önce tarihte görülmemiş bir hızda biyolojik çeşitliliğin azalmasına sebep olduk. “Son 100 yılda vahşi memelilerin yüzde 83’ü ve bitki türlerinin yarısı yok oldu.” Sorumlusu insanoğlu. “Uluslararası Doğa Koruma Birliği geçen yıl dünyada 15 türün neslinin tükendiğini ilan etti.” Yine biziz nedeni. İklimler değişti, türler yok oldu, felaketler baş gösterdi yine de insan çıkarı için vahşete sarılmaktan vazgeçmedi.
Peki, yok mu bir çıkar yolu? Hiçbir şey yapmadan kadere teslim olmak ne kadar doğru? Unutmamak gerek ki küçük bir şey bile hiçbir şeyden daha iyidir. Geç kalmadık. Gerekli adımları atarsak eskisi gibi olmasa bile hayatta kalan her canlının doğal döngüsüne tekrar sahip olması sağlanabilir. Ne yapmak gerek?
- Anlayış ve farkındalık: İnsanlar, biyolojik çeşitlilik kaybının kendileri ve özellikle de çocuklarının sağlığı için ne anlama geldiğini kavramalıdır. Bu sayede davranışlarını olumlu yönde değiştirebilirler. Daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemek istiyorsak enerji, gıda ve su tüketimi yöntemlerimizi değiştirmeliyiz. Bütün bunlar biyolojik çeşitliliğe yönelik tehditleri azaltacaktır.
- Biyoçeşitlilik ve insan sağlığı arasındaki bağıntıyı kavramak: Biyolojik çeşitlilik ve sağlık arasındaki ilişkilere dair daha fazla kanıt sağlamalıyız. Bunun için de biyolojik çeşitlilik ve insan sağlığı arasındaki bağlantıyı destekleyecek araçlar geliştirmeliyiz. Bununla birlikte daha etkili halk sağlığı tedbirlerini desteklemek amacıyla çevresel kaynaklı hastalıkları daha yakından incelemeliyiz. Çeşitli araştırmalar yürüterek, hastalıkların temel nedenlerini tespit etmeliyiz. Bu şekilde biyolojik çeşitlilikte ve hastalıkların insandan insana bulaşmasında ne gibi değişikliklere neden olduğumuzu anlayabiliriz.
- Ekosistemleri iyileştirip daha iyilerini oluşturmak: Canlıların yaşam alanlarının iyileştirilmesi ve korunması için hükümetler yatırım yapmalıdır. Bu, aynı zamanda tüm insanlığın faydasına olacaktır. Örneğin, OECD’ye göre dünyadaki tahrip olmuş ormanların yüzde 46’sını iyileştirmek, yerel istihdamı destekler ve biyolojik çeşitliliğin önemi konusunda toplumsal farkındalığı arttırır. Bu da harcanan her 1 dolar için 30 dolarlık kazanç sağlamak demektir.