Küçüklüğümden beri ormanlarda gezmeyi çok sevmişimdir. Ne zaman bir orman görsem heyecanla keşfe çıkardım. Yine orman gezdiğim sıradan bir gündü bugün. Koskocaman ağaçlar arasında özgürce dolanıyordum ve bir anda şu ana kadar hiç görmediğim bir şey ile karşılaştım…
Ağaçların arasında bir gökkuşağı duruyordu ama bu gökkuşağı diğer gökkuşakları gibi değildi. Diğer gökkuşaklarından çok daha küçük ve yere çok daha yakındı. Bu görüntü beni o kadar büyülemişti ki asıl absürt detayı çok sonradan fark ettim. Gökkuşağının arkasından pembe bir ışık geliyordu. İçimden bir ses bu ışığa doğru gitmemi söylüyordu. Ne kadar tereddüt etsem de sonunda o ışığa doğru gittim ve gökkuşağının altından geçtim.
Gördüklerime inanamıyordum. Farklı bir gezegene gelmiştim. Etraf pespembeydi. Yine orman gibi bir yerde idim ama ağaçlar yerine lolipoplar vardı, çalılar mosmordu ve üstlerinde çikolatalar yetişiyordu. Tamamı şekerden yapılmış bu ormanın içinde biraz gezindikten sonra bir şehre vardım. Binaların hepsi pembe, mavi ya da mordu. Bu büyüleyici şehirde gezerken şehrin yerlilerinin bana baktığını fark ettim. Yerliler hayatlarında ilk defa bir insan görmüşlerdi ve şaşkın ifadelerle bana bakıyorlardı. Büyük ihtimal ben onlara daha şaşkın bakıyordum çünkü benim neredeyse her gün yediğim ayıcık şeklindeki jelibonlardı bu gezegenin yerlileri. Konuştukları dili anlamaya çalıştım bir süre ancak bu dil bildiğim ya da kulak aşinalığımın olduğu dillere çok uzak bir dildi. Bir süre sonra şans yüzüme güldü ve ayıcık topluluğundan bir ayıcık benimle türkçe konuşmaya başladı.’Merhaba, ben Haribo, bu gezegenin yöneticisi benim. Siz de Dünya’dan geldiniz sanırım.’ Korkmuş bir şekilde başımı evet anlamında salladım.
Haribo gülümseyip konuşmasına devam etti.’Şaşırmanızı çok iyi anlıyorum ben de ilk Dünya’ya gittiğimde sizin gibi çok şaşırmıştım. Merak ettiğiniz her şeyi bana çekinmeden sorabilirsiniz.’ Cevabını merak ettiğim çok soru vardı ama en çok ilgimi çeken soruyu sordum sadece. ’Bu gezegenin adı ne?’. Haribo bir anda gülmeye başladı. ‘Size hiç orijinal gelmeyecek biliyorum ama gezegenimizin adı Şeker Dünyası. İlk sizin dünyanıza geldiğimde çok komik gelmişti bana.’
Günün geri kalanında bana gezegenlerini gezdirdi Haribo. Gezegenleri çok küçük bir yerdi. Neredeyse Dünya’daki 2 şehir büyüklüğündeydi. Akşama kadar gezegenlerindeki gezebileceğim her yeri gezdim. Favorim oradaki lunaparktı. Çarpışan arabalar yerine çarpışan makaronlar ve gondol yerine muz olması beni çok etkilemişti ama beni en çok etkileyen hızlı trenin vagonlarının dondurma şeklinde olmasıydı. Gezimiz bittikten sonra Haribo beni gökkuşağının olduğu ormana götürdü.’Eee, gezegenimizi beğendin mi?’ diye sordu.’Gezegeniniz hayatımda gördüğüm en güzel yer.’ dedim heyecanla. Cevabım onu mutlu etmişti. Buradan ayrılmak istemiyordum ama ailemin yanına gitmek zorundaydım yoksa bu büyülü yeri onlara kim anlatacaktı. Hariboyla vedalaştım ve gökkuşağının altından geçip yine kendi dünyama döndüm.