Bir Kahvenin Macerası

Gözlerimi açtım; adeta komadan uyanmış gibiyim, aynı zamanda da çok dinçim. Tuhaf bir esinti geliyor, hafif sıcak ve hafif ferahlatıcı. Bu beni sersemletiyor, çok yorgunmuşum gibi hissediyorum. Ancak içimde garip bir şekilde tuhaf bir enerji var. Tavan siyah, sarmaşıklar var süs olarak. Işık loş, sanki gece yatmadan komodinimizde duran o küçük lambaların aydınlattığı gibi ama sanki onlardan bir kaç tanesini toplayıp odaya yaymış gibi. Güzel kokular geliyor ama parfüm gibi değil. Ne olduğunu hatırlayamıyorum ama kokuyu sanki tadabiliyormuşum gibiyim. Aha! Hatırladım. Poğaça kokusu, kek kokusu, simit kokusu, çay kokusu… Bir kafedeyim gibi. Ama bir kafede ne işim var? Burada ne yapıyorum? En son neredeydim ne yapıyordum hiç hatırlayamıyorum. Bağırmak istiyorum fakat ses çıkarmaya çalıştıkça boğazımın acıdığının farkına varınca anladım. Niye kendimi nefes alıyor gibi hissetmiyorum? Yanımda başka şeyler de var. Ama ne gibi şeyler olduğunu kavrayamıyorum. Varlıklarını hissediyorum fakat anlayamıyorum. Kol gibi organlarımın hiç birini hissetmiyorum. Aklımdaki onca soru başımı ağrıtıyor, yavaş yavaş uykuya dalıyor gibiyim. Hayatımın en güzel uykusundan uyanmış gibiyim. Ama uyandırılma şeklinden de hiç hoşnut değilim. Bir sarsılma yaşıyorum. Sanki deprem oluyor. Ama bu depremden de şiddetli. Dönen bir fırtınaya kapılmış gibiyim. Sıcak basıyor, terliyorum. Yaklaşık 20 dakika sonra bir şey beni çekmeye başladı. Hiç bir acı hissetmiyorum fakat küçülüyorum. Cüssemin küçüldüğünü hissedebiliyorum. Canım yanmıyor. Sonra kendimi üstüme beyaz bir şey dökülürken buldum.Çok ferahlatıcı ama aynı zamanda üşüyorum ve içinde olduğum bu sıvı karıştırılmaya başlıyor. En son anladım. Sesler duymaya başladım.”Evet Selin Hanım’a bir soğuk kahve geldi. Borcunuz 34 lira.” böylece anladım: Ben bir kahveyim ve maceranın sonuna geldim. Biraz çalkalanma sonrası derin bir uykuya daldım.

(Visited 11 times, 1 visits today)