O Gün

Melek;  sarı saçlı, kahverengi gözlü, saygılı ve yardımsever bir insandı. Bütün arkadaşlarıyla iyi anlaşırdı fakat en çok Eda’yla…  Eda, Melek’in iki yaşından beri çok yakın arkadaşıydı. İkisi de birbirini hiçbir zaman kırmaz, üzmezdi.

     Bir gün Melek evde kıyafetini aramak için dolabının yanına gitti ve kapağını açtı. Melek kıyafetini arıyordu ki kafasını bir kitap düştü. Melek en başta ne olduğunu anlamadı. Daha sonra yere düşen kitabı eline aldı, kitabın üstünde “EFSANELER KİTABI” yazıyordu. Melek kitabı açtı ve türlü türlü efsaneler gördü. Kıyafetini aramayı bırakıp koşa koşa Eda’yı aramaya gitti ve Eda’yı evine çağırdı. Evleri zaten aynı sitede olduğu için ikisinin de annesi izin verdi.

     Eda,  Melek’in evine girdiği gibi, Melek  Eda’yı kolundan tutup koşa koşa odasına götürdü. Eda “Ne oldu, Melek neden beni çağırdın?” dedi. Melek “Çok büyük bir sürprizim var…. Ben…   Ben….  Yeni bir efsane kitabı buldummm!” dedi. Eda “Ne, bu harika bir haber, hemen okumaya başlayalım hadi!” dedi. Melek “Tamam ama bu sefer sırayla gitmeyeceğiz, bu defa ben kitaptan gözüm kapalı bir sayfa açacağım, ne çıkarsa onu okuyacağız, tamam mı?” dedi . Eda “Tamam.”dedi.

     Melek bir sayfa açtı ve okumaya başladı. “Çok uzun zaman önce Zeynep adlı bir kız vardı. Zeynep babasıyla birlikte küçük bir kasabada yaşıyor u. Bir gün balık avlamak için göle gidiyorlardı ki bir an bir ses duydular. “Evet arkadaşlar yarışmayı kazanan kişi, şehirde yaşamayı kazanan kişi Zeynep ile babası evet kulaklarınız doğru duyuyor. Zeynep ile babası şehirde yaşama hakkını kazandı çekilişte çıkan o şanslı kişi sizsiniz. Şimdi arkadaşlarım evinizdeki eşyaları atıp yeni daha modern eşyalar koyacaklar. Köyünüzden ayrılmak istemiyorsanız lütfen şimdiden haber veriniz.” dedi anonsta konuşan kişi. Zeynep bu haberi duyunca çok mutlu oldu ve “Baba duydun mu şehre taşınıyoruz, bu çok güzel bir haber.” dedi.  Babası “Evet, babacım bu çok güzel bir haber artık yeni evimiz, yeni kıyafetlerimiz olacak.” dedi, Zeynep ve babası evlerinin oraya gittiler ve bir araba gördüler, bir görevli gelip bu sizin arabamız içindeki de sizin şoförünüz, o sizi Ankara’ya götürecek.” dedi. Zeynep ve babası arabaya bindiler. Birkaç saat sonra Ankara’ya varmış olacaklardı. Sonunda Ankara’ya vardılar ve yeni evlerine kapıdan girdiler. Yerleştikten sonra yeni eşyalarını ve kıyafetlerini yerleştirdiler. Ankara’daki ilk günleri için güzel bir yemek yemeğe karar verdiler. Yemek yiyip eve geldiler ve uyudular. Ertesi sabah Zeynep babasının yanına gidip “Baba babaannemler de buraya mı gelecekler?” diye sordu. Babası kalakaldı “Aaa!” dedi “Biz babaannenleri unuttuk onlar köyde kaldı.” dedi. Zeynep “Baba zamanı geçti mi bilmiyorum ama ben babaannemsiz yaşayamam, lütfen köyümüze geri dönelim.” dedi. Babası “Tamam babacım, merak etme son süresi yarın, gidebiliriz, hadi hazırlan.” dedi. Zeynep “Tamam baba, hadi…” Köye dönmek için yola çıktılar. Birkaç saat sonra köye vardılar. Zeynep eve girdi. Seyahat dönüşü o kadar yorgundu ki hiçbir şey yapmamaya kararlıydı. Bir ara yerinden kalktı ve bavulunu boşaltmaya niyetlendi. İşte o anda…” dedi Melek.

      Eda “Neden durdun? Devam etsene Melek.” dedi. Melek “Olmaz, üzgünüm çünkü kapı çalıyor ve farkında mısın bilmiyorum ama saat gece  on buçuk oldu, kapıdaki kişi de senin annedir büyük bir ihtimal, ondan dolayı yarın devam edeceğim, zaten bitmek üzere.” dedi. Eda “Ama sakın bensiz okuma kırılırım.” dedi. Melek “Tamam, tamam merak etme okumam.” dedi Melek ve Eda vedalaştılar ve derin derin güzel uykulara daldılar. 

(Visited 9 times, 1 visits today)