Kardeş Kaybı

Seyahat dönüşü o kadar yorgundum ki hiçbir şey yapmamaya kararlıydım. Bir ara yerimden kalktım ve bavulumu boşaltmaya niyetlendim. İşte o anda Eymen kapıdan içeri daldı. Eymen benim en yakın arkadaşım. Büyük ihtimalle seyahatten dönmemi bekliyordu.

 

Yüzünde biraz sinsi biraz da mutlu bir ifade vardı. Ne olduğunu sordum. “Zengin olduk zengin!” dedi. Ben de şaşırmış bir ifadeyle “Zengin mi olduk? Nasıl?” “Hani ‘bitcoin’ alacaktık ama sonra vazgeçmiştik ya.” dedi. “Evet.” dedim. Bana komik bir ifadeyle “İşte ben o paraları ‘bitcoin’e yatırdım. O da bir anda artış yaptı. Yani anlayacağın çok ama çok zenginiz şu an.” dedi. “Ne yaptım dedin?!” dedim. Biraz birbirimizle bakıştık sonra Eymen’e “Sen ciddi misin?!” dedim. O da “Şaka yapıyor gibi bir halim mi var?”

 

Sonra bir anda aklıma bir şey takıldı ve dedim ki “Yahu tamam sen zenginsin, peki niye benle paylaşmak isteği duydun?” O da dedi ki “E kardeşim, ben sana boşuna kardeşim demiyorum.” O sırada bana gerçekten değer verdiğini öğrenmiş oldum. İlk defa birinin bana böyle değer verdiğini anladım.

 

“Peki biz bu parayla ne yapacağız?” diye sordum. “Kendi şirketimizi açacağız tabii ki!” dedi. Ben de şaşırdım. “Kendi şirketimiz mi?” dedim.  “Evet! Benim mühendis zekamla ve senin de fizik ve kimya zekanla dünyayı değiştirebiliriz. Düşünsene! Ulaşımı daha kolay hale getirip can kaybını azaltabiliriz. Adımızı tarihe altın harflerle kazıyabiliriz!” Bir an duraksadım ve dedim ki “Bunu yapabileceğimize emin misin?”. O da “Eminim! Ben hayatta hiçbir şeye bu kadar emin olmamıştım.” dedi. Yüzünde kendinden emin ve azimli bir surat vardı. Ben onun bu kadar hevesli olduğunu görmemiştim.

 

“Tamam. Eğer bu kadar eminsen neden olmasın?” Yüzü sevinçle dolmuştu. Sonra odamdan çıktı. Ben de işimi bırakmaya karar verdim. Evimden çıkıp istifa ettim ve uyumadan önce yapacağımız şeylerin hayalini kurdum. O gece pek uyuyabildiğimi söyleyemem ama uyandığımda zinde hissediyordum. Hemen Eymen’in evinin yolunu tuttum.

 

Kapısını çaldım, kapıyı açtığında hala uyuyor gibiydi. Heyecanlı bir şekilde “Hadi gel de çalışma mekanımızı planlayalım.” Bana dedi ki “Ya sen onu kafana takma. Ben onu hallettim. Bırak da uyuyayım.” Ne demek “hallettim”! “Hayır efendim! Hallettiysen de beni oraya şimdi götüreceksin!” dedim. “Peki içeri gel o zaman.” dedi. Nasıl yani? Evinin içinde miydi? Harbiden de evinin içindeymiş. Evi de kocaman bir yer zaten!

 

Kocaman bir laboratuvar vardı. Gözlerime inanamıyordum. Sanki bu laboratuvar yıllardır vardı da bir ortak için bekletiliyor gibiydi. “İşte geldik benim eski yatırımıma.” dedi Eymen. “Eski yatırım mı?” diye sordum. “Evet, eski yatırım. Ben 11 yaşındayken burayı babam benim için yaptırdı. Ben burada ufak ufak deneyler yapardım. Neredeyse evdeki her zamanımı burada geçiriyordum.” Etraf oldukça büyüktü.

“Biz tam olarak nasıl bir şey yapacağız?” diye sordum. “Sana dudak uçuklatıcı gelebilir.” diye uyardı. “Işınlanmayı bulacağız!” Gözlerim açıldı. “Ne?!” dedim. “Evet kardeşim! İmkânsız gibi gelebilir ama imkânsız değil.” dedi ve şöyle devam ettirdi: “Bir şekilde moleküllerini ayrıştırıp, sonra da başka bir yerde tekrar birleştirmeye çalışacağız. Bunu yapmanın bir yolunu bulacağız. Buna inanıyorum!” Ben de emin bir şekilde kafamı salladım çünkü bu benim uzmanlık alanlarımdan biri.

 

Hemen bir malzemelere daha yakından bir bakış attım. Resmen bütün elementler vardı! Benim ihtiyacım olan her şey vardı. Hemen oturdum düşünmeye başladım. Bu molekülleri birbirinden ayıracak sonra da birbirine geri çekecek bir kuvvete ihtiyacım vardı. Dev bir mıknatıs gibi olmalıydı.

İki hafta boyunca bunu nasıl yapabileceğimi düşündüm. Uykusuz geçen günler sonunda bulmuştum. Ulaşım araçlarının moleküllerini birbirlerini itecek şekilde sonra da çekecek bir şekilde yapacaktık. Fakat bunu nasıl yapmamız gerekiyordu? O konu hakkında birlikte tartıştık ve bir sonuca vardık. İlk önce hepsini de aynı yükleyip sonra da nötr bir şekilde yapıp ortalarına pozitif yüklü bir cisim koyacaktık ve bu ortadaki cisim o kadar güçlü olmalıydı ki molekülleri ayrıştırabilsin.

Bunu bulabilmek için 2-3 haftamızı harcadık. Sonra çürük polonyumun büyük bir enerji ortaya çıkardığını hatırladık. Bunun kontrollü bir şekilde olmasını sağlayabilirsek moleküler transportasyonu bulabilirdik. Yaptıklarıma inanamıyordum. Resmen bir bilim adamı olacaktım derken Eymen öksürüklerle yere yıkıldı.

 

Ağzı kanla dolmuştu. Onu hemen hastaneye götürdüm. Doktorlar onu bir odaya aldı. Kalbi atmıyordu! Kafayı yemek üzereydim. Doktorlar ne kadar çabalasa da onu hayata döndüremedi. Dediklerine göre kronik bir hastalığı varmış. Arkadaşımla çok önemli bir buluşa imza atmak üzereyken onu kaybediyordum! Kardeşim dediğim insanı…

 

O andan sonra bu işi bitirmeye ant içmiştim. Eymen de bunu isterdi. Yüzlerce başarısız denemeden sonra bulmuştum artık herhangi bir şeyi odanın diğer tarafına ışınlayabiliyordum! Ondan sonra bunun patentini alıp reklam işlerini hallettim ve bütün dünyaya “Öbür Tarafta”yı tanıtabildim. Devlet adamları ile görüşmeler düzenledim, ulaşım şirketlerine bu icadı satmayı başardım ve artık 2060 yılında her yerde “Öbür Tarafta” kullanılıyor.

(Visited 59 times, 1 visits today)