Anneler günüydü bugün. Annemle birlikte yaşıyor olmama rağmen sadece ona ayırdığım bir gün geçirme fikri çok güzeldi. Benim için son zamanlarda yaptıklarından dolayı teşekkür etmek istiyordum anneme ve bugünde bunu yapabilmek için mükemmel bir fırsattı. Sabah yatağımdan fırladığım gibi plan yapmaya başladım. Önce işe gitmem gerekiyordu -maalesef-, sonrasında da annem için bir hediye alıp ona özel bir yemek yapmanın mantıklı bir fikir olduğunu düşündüm. Kardeşimi ve babamı araba kazasında kaybettiğimizden beri ailemden kalan tek kişi o olduğundan şımartılmayı sonuna kadar hakediyordu. Bütün işlerimi hızlıca bitirip eve daha erken gelebilmek için hemen hazırlanmaya başladım. Çayın suyunu koydum ama işten gelen telefon nedeniyle içmeye fırsat bulamadan evden çıkmak durumunda kaldım.
İş yerineki işlerimi hızlıca bitirip annem için bir hediye bakmaya gittim. Uzun bir arayış sonrası annemin çok seveceği bir hediye alıp eve doğru yola koyuldum. Eve gidene kadar annemle olan anılarımızı düşündüm. Benim bu şekilde uğraştığımı görünce çok sevinecekti bu da bana çok büyük bir mutluluk veriyordu çünkü babamın ve kardeşimin kaybı sonrası sevindiğini görebilmek çok nadirdi ki bu konuda oldukça suçlu hissediyordum. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle evin önüne geldim fakat bu gülümsemenin sönmesi pekte uzun sürmedi. Önce yüzümün kasıldığını hissettim, bütün kaslarım gerim gerim gerilmişti. Bu gerçek olamazdı. O anda mantığımı kullanamıyordum, beynim gördüğü şeyleri idrak etmek istemiyordu. Gözlerimin önündeki devasa ateşleri görmek içinde bulunmak kadar acı vericiydi. Evim yanıyordu. Birden aklıma annem geldi. İçerde miydi acaba? Bağırarak ve ağlayarak, istemsizce, annemi sordum itfayecilere. Onun hala içerde olduğunu söylediklerinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bir şey yapmalıydım. Bu sefer olmazdı. Bir kere daha olamazdı, olmamalıydı. Mantığımı tamamen kaybettim ve içgüdümle hareket etmeye başladım. Kapıya doğru koştum fakat çevredeki insanlar içeriye girmemi engellemeye çalıştı. Onları hızlıca püskürttüm, kapıyı açtım, tam içeri girecekken yanımdaki adam sordu “Son kararın mı?”. Soruyu yanıtlamadım ama elbetteki son kararımdı. Annemi de kaybedemezdim.
İçeri girdiğimde ilk gördüğüm şey annemin yerdeki bedeniydi. Alevlerin içinden koşarak hemen onun yanına gittim. Ölmüştü… Annemide kaybetmiştim. Her şey bitmişti benim için artık. Ama bu kadarlada kalmadı, birden aklıma bir düşünce geldi. Sabah çayın altını kapatmamıştım. Yangın muhtemelen bu yüzden çıkmıştı. Yine aynı şeyi yapmıştım. O gün arabayı kullandığım gibi. Benim yüzümden başkaları ölmüştü ama ben ölememiştim. Bu sefer böyle olmayacaktı. Kendimi alevlerin içine attım anılarla dolu evimle birlikte bende yanmaya başladım. Hakediyordum, sonuçta ben ailemin katiliydim.