İnsanlarda Örnek Alma İhtiyacı ve Taklit Etme Durumu

İnsanı hayvanlardan ve birbirlerinden farklı kılan özellikler geçmişten günümüze filozoflar ve bilim insanları tarafından tartışılmıştır,kimi zaman insana bilim insanları tarafından sosyal bir hayvan denilmiş, kimi zamansa sözleşmeli hayvan denilmiş ve bu fikirler yüzyıllar boyu tartışılmıştır . Günümüzde ise en yaygın inanç bu farkın insanların reflektif bilince sahip olduğudur. Reflektif bilinç: Zihnin kendi üzerine dönmesi, kendinin hem öznesi hem nesnesi olabilme kapasitesi, bilincin kendi özbilincine sahip olması durumudur.Biz  bilince sahip olduğumuzu bilen insanlar olarak, bu bilince sahip çıkmalıyız, çünkü bizi insan yapan farklı kılan şey bu . Nasıl kurt avlanmadan bir köpekten farksız oluyorsa, nasıl bir aslan avlanmazsa kediden farksız oluyorsa , biz de bilincimize sahip çıkmazsak, onu başkalarına emanet edersek bir hayvandan  farksız oluyoruz , bizi biz yapan şey bilincimiz olması ve bunun farkında olması. İnsan farkında olduğu bilincini başkalarına emanet ederse, ya da bu bilinci başkalarına benzemek doğrultusunda kullanırsa insanın hayvandan ne farkı kalır ki?

İnsanın başka insanlara benzemeye  büyük ihtimalle yetersizlik, önemsizlik ve benzeri sebeplerle başka insanlara benzemeye  çalışır, bu insan unutmamalıdır ki bir kopyanın da hiçbir önemi yoktur, ki kişinin ruhu da zamanla bunu anlar ve zamanla kendimizi önemsiz görmemizden kaynaklanan  boşluğa kendimiz olmayışımız sebep olur  ve kişinin içini bir boşluk hissi kaplar,zamanla bu da akademik , iş ,spor hayatıımızı yani kaybedebileceğimiz herhangi bir alanda kaybetmemize , ve bir önemsizlik duygusuna sebep olabilir , ve kişiyi  kurtulmak istediği önemsizlik duygusu kapsar.

Bazen bu yetersizlik hissi insanı ileriye götüren asıl etkendir. Zaten gelişmenin ilk koşulu eksik olduğunu kabul etmektir, ama kişilerl pozitif ve dinamik bir nitelik taşıyan duygularla gidermelidir .Birini taklit etmek bağımlı, soyut ve derinliği olmayan bir davranış türüdür, insanlar eksikliklerini pozitif ve dinamik duygularla doldurursa, taklit etme durumunda yaşanan boşluk ve yetersizlik duygusundan kaçınmış olur .

Bunu bir örnekle de anlatabiliriz, bir balık düşünelim, bu balık insanların karada yaşama huyuna çok imreniyor olsun, başlangıçta bu balık kendini karada yaşayamadığı için yetersiz hissedecektir, bu balık karada yaşamayı denediğinde , tahmin ettiğimiz üzere başarısız olacaktır, ve başarısız olduğunda balığı bir yetersizlik duygusu kaplayacaktır.

Örnekten yola çıkarak : Taklit etme kültürünün basit ve soyut duygusun pozitif ve dinamik bir duyguya yönledirdiğimiz iyi çabayı , hayalperest fikirlerle hiç etmemeliyiz, hangi konuyu ne derece yapabileceğimizi tespit ederek pozitif ve dinamik enerjimizi ona göre yönlendirmeliyiz.

(Visited 46 times, 1 visits today)