Bir ağustos öğleniydi. Nisan ve arkadaşları olimpikleri izlemeye Tunç’un evinde buluşmaya gitmişlerdi. Herkes çok heyecanlı bir şekilde mısır ve cipslerini eline almış televizyonun başında başlamasını bekliyordu. Evde bulunan herkes profesyonel olarak farklı dallarda uğraştığı için her birini birbirleri için ciddiye alıp destekliyorlardı. Beş dakika bekleme sonucu sonunda olimpikler başlamıştı. İlk olarak uzun atlama vardı. Bu Nisan’ın uğraştığı daldı. Her ne kadar herkes kırılan yeni dünya rekorundan ülkesi adına sevinmiş olsa da Nisan çok ciddiydi. Gözünü istatistiklerden ayırmıyordu. 4 sene sonraki olimpiyatlara katılabilme hayali suya düşmüştü. Bu olimpiğin önceki olimpiklerle alakası yoktu. İnsan değil canavarlardı sanki. Zaten Nisan yeni yeni önceki olimpik rekorlarını kırdığından bu sayılara gözleri inanamadı. Fakat üzülmemişti ,tam tersine motive olmuştu. Kendini daha hızlı geliştirebilmek adına varsayılan antrenman programını daha verimli hale getirecekti. Yani kısacası Nisan daha da acıkmıştı.
Hemen oradan ayrılıp antrenmana gitmek isterdi ancak arkadaşlarını kıramazdı. Olimpiklerin bitmesini ve herkesin yavaşça evlerine dağılmasını bekledi. Sonunda Nisan ve Tunç dışında kimse kalmamıştı. Tunç ile daha yakın olduğu için önemli bir konuşma yaptı ve oradan ayrıldı. Ertesi sabah saat 9 gibi Tunç ve arkadaşları Nisan’a ulaşmaya çalıştılar ama amaçlarına ulaşamadılar. Bu doğrultuda evine gidip annesine sorduklarında ise Nisan’ın annesi “Bugün sabah saat 4 gibi evden ayrıldı. Spor salonda olmalı” dedi. Herkes bir anda dondu ve birbirlerine baktı. Nisan’ı korkutmak istemiyorlardı bu yüzden yavaşça ve sessizce spor salonuna gidip Nisan’a baktılar. İzlemeye başladıklarında ise şoka girdiler. Nisan bir nevi kendi terinde duş alıyordu. Nefes alıp alamadığından emin değillerdi. Mola verdiğinde ise hemen yanına koştular. İyi misin filan sordular . Nisan’da ”Çok iyiyim ama biraz yoruldum eve geçer sonra yine antrenmana geçeceğim ” dedi. Hep birlikte Nisan’ı evine bıraktılar ama onun adına endişelenmeye de başladılar. Eğer böyle devam ederse kendi hayatına önem vermeyecekti ,bildiğin uzun atlama için doğmuş olacaktı. Günler ,haftalar geçti Nisan hala aynı tempoda antrenman yapıyor ve kendini daha da yormak için elinden geleni yapıyordu. Fakat bir gün Nisan antrenman yaparken bacağının üstüne düşüverdi .
Bacağı kırılmıştı ve olabildiğince çabuk ameliyat olması gerekiyordu. Nisan bunu öğrenince her yeri darmadağın etti ameliyat olmak istemediğini söyledi. Annesi ona olması için yalvarıyordu ama işe yaramıyordu. Arkadaşları ona nedenini sorduğunda “tek bir şartla olurum, beni anestezi etmeyeceksiniz” dedi. Bunu duyan odadaki doktorlar “bu imkansız ” şeklinde bir ifadeyle bakıştılar. Eğer biri uyutulmadan ameliyat yapılırsa can çekişirdi, tıpkı eski zamanlardaki gibi . Nisan ağlamaya başladığında onu annesi ile baş başa bıraktılar. Tunç Nisan’ın neden anestezi olmak istemediğini biliyordu ve sebebini doktorlara ve arkadaşlarına anlattı. Nisan spora başlamadan önce alkol bağımlısıydı. Günün nerdeyse her saati alkol alıyordu ve bırakmak için beraber çok çabalamışlardı. Tamamen bırakması nerdeyse 1 yılını almıştı. Uzun atlama onun yaşama geri tutunma kaynağı oldu. Eğer ona bu ameliyatta anestezi yaparlarsa yeniden geçmişe döneceğinden korkuyor olmalıydı. Herkes sebebini öğrendikten sonra artık Nisan’ı anlıyordu. Yine de acil ameliyat zorunluydu ve bir şey yapmaları gerekiyordu. Ya ayağı tamamen kesilecekti ya da ameliyata anestezisiz girecekti. Nisan direk cevap verdi “Anestezisiz sokun beni ameliyata”. Doktorlar da son kez “Son kararın mı?” diye sordu. Nisan ise net bir “Evet!” yanıtını verdi.
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra artık sıra Nisan’ı canlı canlı ameliyata sokmaya geldi. Ameliyat çok riskliydi .Hareket etmemesi ve olabildiğince sakin kalması gerekiyordu. Derinin kesilişi anında ameliyathaneden çığlıklar yükselmeye başladı. Sanki bir cinayet işleniyordu. Nisan’ın annesi kızının çığlıklarını duymaya kıyamamıştı ve oradan ayrıldı. Arkadaşları Nisan için çok üzülüyordu ama buna kendisi karar vermişti.
Saatler ardından ,sonunda Nisan’ın ameliyatı bitmişti. Yüzü beyazlar içindeydi gencecik kızın .Neyse ki Nisan direnmişti ki ameliyatı güzel geçmiş. Asıl hayat bundan sonra başlıyordu Nisan için. Yeniden kuvvetini kazanmalı ve 4 sene sonraki olimpiyatlara hazırlanmalıydı. Tabi acele etmeden. Bu süreç içerisinde Nisan’a en çok arkadaşları yardımcı olacaktı. Hayatında böyle iyi insanlara sahip olduğu için Nisan çok şanslıydı. Bir yandan da Nisan kötü günler geçiriyordu .Eskiden yürüyebildiği ,koşabildiği, bisiklet sürebildiği ve en çok zıplayabildiği zamanları özlüyordu. Bu süreçte dengeli hareket etmenin önemini de anlamıştı.
Aradan 3 sene geçmiş ve artık Nisan eski günlerdeki gibi zıplayabildiği zamanlara gelmişti. Hayatından memnundu çünkü eskisinden çok daha iyi bir fiziği, sıçrayışı ve zihniyeti vardı. Her gün olimpikler için hazırlanıyor ve kendini daha da hazır hissediyordu. Ta ki o güne kadar. Tam 4 sene sonra aynı gün ve aynı saate Nisan olimpik rekoru kırdı. Asla hayalinden vazgeçmedi ,hayaline ulaşmak için bütün engelleri aştı ve bir ilki başardı.