Hep 8 yaşında kalan bir çizgi film kahramanıdır Cedric. Her akşam yatmadan önce günlüğüne yazdıkları ile anlatır bize kendisini.
Doğu kilimleri satıcısı olan ve eve sürekli yorgun gelen babası Robert, çok kuralcı annesi Mary Rose, Cedric’i en iyi anlayan, her sorununa yardım eden büyük babası Paul bize günlüğü tarafından anlatılan aile üyeleridir.
Günlüğünün büyük bir kısmı ise deli gibi aşık olduğu ve “Doğu incim” “Üzümlü kekim” dediği kız arkadaşı Chan’e ayrılmıştır. Çinli bir kız olan Chan de sekiz yaşındadır. Cedric sürekli, Chen’e ölümsüz aşkını ilan etmenin yollarını aramaktadır. En iyi arkadaşı Christian, bu konuda parlak fikirler sunar ancak her zaman bir terslik çıkar ve Cedric aşkını hiçbir zaman ilan edemez.
Cedric’in en büyük düşmanı ise sınıf arkadaşı Nicholas’tır. Zengin ve kendini beğenmiş bir çocuk olan Nicolas da Chen’e aşıktır.
Cedric derslerinde pek başarılı olmayan, oldukça haylaz ve bir o kadar da zeki bir çocuktur. Cedric’in notları ve karnesi çoğu zaman berbattır; bu babasını çılgına çevirir. Ancak büyük babası bu durumda da Cedric’in yanındadır. Güzel sözlerle Cedric’in daha iyi çalışmasını sağlar.
Cedric gün boyu başından geçenleri günlüğüne yazdıktan sonra çekmecesine koyuyor ve çoğu zaman “İtiraf etmeliyim. Sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel olabiliyor” veya “sekiz yaşındaysanız hayat gerçekten inanılmaz olabiliyor” ya da “Sekiz yaşındaysanız ve gerçekten seviyorsanız büyüyene dek beklemeniz bazen çok zor olabiliyor” diye günü bitiriyor.
Bazen de bu itirafları çok daha komik oluyor. “İtiraf etmeliyim. Sekiz yaşındaysanız hayat gerçekten zor olabiliyor ve özellikle keçi kadar inatçı bir aileye sahipseniz” gibi.
Cedric’i izlemek çok keyifli. Daha önce izlemediyseniz mutlaka izleyin.
Asya AKBAL