Günüm her zamanki rutinlerim ile başladı. Dişini fırçalama, kahvaltı etme gibi sıkıcı şeylerle işte. Ama ben aksiyondan hoşlanırım ve gerçek hayatta da aksiyon filmleri gibi insanı yerinden sıçratan sahneler olsun isterim. Hayat beni dinlemez sanıyordum. Sıkıcı ve aksiyon sevmez gibiydi. Yani bugüne kadar öyle sanıyordum.
Her neyse ben hikayeme devam edeyim. İşte o sıkıcı rutinlerden sonra daha iyi bir kısım gelir. Hiç kimsenin hayatta alışamayacağı garip kıyafetlerimi giyerim. Farklı olmak beni rahatlatır. Okula giderim. Okulda bana göre en can sıkıcı kısım teneffüstür. Benim hiç arkadaşım olmadığından sıkılırım. Ayrıca arkadaşım yok çünkü herkes aksiyonun saçma bir şey olduğunu düşünür. Ben ise aksiyonu sevdiğim için hiç kimse benimle arkadaş olmaz. Neredeyse herkesin düşündüğü gibi dersler sıkıcıdır ama bence okulun en iyi kısmı derstir. Dersi dinlersin, not alırsın, sunum yaparsın ve ödevlerini tamamlarsın. En azından boş durmazsın. Bugün en sevdiğim ders matematik de vardı. Ayrıca hazırladığım sunumu sunacağım ders İngilizce. Biliyorum, hazırladığım sunumların, yaptığım ödevlerin hiç bir yerinde aksiyon yok. Bir amaç var. Söylemeyi unutmuşum. Aksiyon içermeyen şeylerde bir amacı olduğu için yaparım. Bir şeyin amacı yok ise yapmam. Aksiyon içerse bile! Dersler bitti, okul seansı kapandı. Fen bilimleri etüdümün vakti geldi. Fen bilimleri dersinde hiç iyi değilimdir. Bu yüzden öğretmenim beni etüde gönderdi. Etüdüm bittiğinde yarı baygın gibiydim. Okuldan eve gidince o kadar yorgundum ki hiçbir şey yapmamaya kararlıydım. Bir ara yerimden kalktım ve çantamı boşaltmaya niyetlendim. İşte o anda zebra gibi giyinmiş tuhaf, tanımadığım biri ile karşılaştım. Bu insanın bir hırsız olduğunu hemen anladım. Anlamamak mümkün değildi çünkü kucağında bir ton altın vardı. Hırsız kaçmaya çalıştı ama ben varken asla. Hırsız beceriksizdi. Elinden altınları düşürüyordu, ben ise, o altınları almak için dönerken onu yakalayıp anneme teslim ettim. Annem yakalama işine karışmadı. Kendisi dünyanın en beceriksizi olabilir yakalama konusunda. Yani benim tam tersim. Annem bana güvendiği için bu işi bana bıraktı, annemin bana güveni tam. Hırsızı, polise teslim ettikten sonra, altınlarımızı alıp evin yolunu tuttuk. Yolda bizi görenler, bizi zengin zannetti. Açıkçası övünmeden duramadım. Hikayemin 2. günündeyiz. Şu anda okuldayım ve dün olanları anlatmadan duramıyorum. Mutluyum çünkü artık arkadaşlarım aksiyonun saçma olduğunu değil, ilginç olduğunu düşünüyor. Yani dün gerçekleşen maceram hayatımı etkiledi. Artık arkadaşlarım var ve teneffüsten nefret etmiyorum. Yine de derslerime yoğunluk verip iyi bir öğrenci olmayı da ihmal etmiyorum. Artık sınıfın en iyi kızı ilan edildim. 3 arkadaşım Aslı, Zeynep ve Mavi ile takılıyorum. Onlar da fen bilimleri etüdüne katılıyor. Ne büyük şans. Hatta dün gerçekleşen olay sadece benim değil, sınıfımın da kaderini değiştirdi. Ne aksiyon, ne gizem ama! İşte benim hikayem bu kadar. Sizce iyi miydi? Bir sonraki aksiyon hikayem için bekleyin! Umarım görüşürüz.