Okuldan eve gidince o kadar yorgundum ki hiçbir şey yapmamaya kararlıydım. Bir ara yerimden kalktım ve çantamı boşaltmaya niyetlendim. İşte o anda çantamdan blog konularımın yer aldığı ödev kağıdım çıktı. Böylece bu akşam da dinlenemeyeceğim gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldım.
Öğretmenime bu akşam blog yazılarımızı tamamlayacağımıza söz vermiştik ve sözümü tutmalıydım. Öğretmenimi kırmayı hiç istemezdim. Ama bazı şeyleri düşünmeden de edemedim. Neden hiç dinlenmeye vaktim yoktu? Neden her akşam ödevim vardı? Ben çocuk değil miydim? Bize anaokulundan beri hep çocuk haklarını anlatıyorlar. Her yıl 20 Kasım’da Çocuk Hakları Gününü kutluyoruz. Konuyla ilgili posterler ve pankartlar hazırlıyoruz. Peki her gün ödev yapmak, yeterince dinlenememek ve oyun oynayamamak çocuk haklarına aykırı değil mi? Bütün gün sabahtan akşama kadar okuldayız. 40 dakika ders işlerken sadece 10 dakika teneffüsümüz var.
Ben çocukların daha çok oyun oynamaya hakları olduğuna inanıyorum. Bu kadar çok ödev yaparak ve bu kadar çok çalışarak çocuk haklarımızı koruyamadığımızı düşünüyorum. Annem ile bu konuda hiç anlaşamıyoruz. Annem bana “işleyen demir paslanmaz” oğlum diyor ve çok çalışmanın biz çocukların geleceği önemli olduğunu söylüyor.