Okuldan gelince o kadar yorgundum ki hiçbir şey yapmamaya karar verdim. Bir ara kalkmaya niyetlendim ve çantamı boşalttım.
İşte o anda çantamdan bir kedi düştü! Sonra ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci bir kedi de düştü! Çok şaşırmıştım. Çantamın içine baktım çünkü daha fazla kedi var mı diye bakmak istiyordum. Daha fazla kedi yoktu iyi ki! “Ben şimdi bu kediler ile ne yapacağım?” Diye sordum kendime. Küçük kedilere mama, kedi kumu, oyuncak, kedi tasması ve yatak almaya gittim. Bütün şehri gezdim gibi hissediyordum geri gelirken. Birde yavru kediler nasıl çantamın içine girdiğini merak edip düşünüyorum. Geri eve gelince minik kediler etrafımda dolandılar sanki ben onlarla yıllardır yaşıyorum. Aldığım her şeyi yerine koyduktan sonra kedilere isim vermek istedim. Yavrulara aldığım kedi evinde çok hızlı geziyorlardı onlara isim bile düşünememiştim. Sonunda biraz sakinleşince yavrulara isim buldum. Siyah olan yavruya “Panter”, siyah- beyaz ve gri olana “Siyah kar tane”, mavi gözlü olana “Pamuk”, turuncu-siyah kediye “Portakal” turuncu-gri olana da “Duman” dedim.
Akşam bloğumu yazarken Portakal ve Panter bilgisayarımın üstüne yattılar. Sonra bütün diğer minikler de bilgisayarıma yattılar! En sonunda bloğumu yazmayı başarınca hemen yatağıma düştüm çünkü çok yorgundum. Bütün kediler ben yatınca üstüme yattılar. Bu şirin yüzlerin üstüme oturmasına kesinlikle hayır diyemezdim elbette!