Hepimizin bildiği üzere yiyecek, insanın temel ihtiyaçlarından biri ancak maalesef ki herkes bu ihtiyacını karşılama şansına sahip değil. Birleşmiş Milletler tarafından sağlanan verilere göre, dünyada 840 milyon kişi açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor ve geçirdiğimiz her gün 24.000 kişi açlık veya açlığın yol açtığı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu istatistiklere göre ne yazık ki dünya üzerindeki yiyeceğin tüm insanlığa yetmediğini söylemek mümkün. Ayrıca aşağıdaki grafikte de görüleceği gibi insan nüfusu hızla artmakta, bu sebeple birçok kişi yiyecek kaynaklarının yetersiz kalacağına ve hali hazırda bulunan açlık sorununun giderek artacağına inanıyor.
Bu soruna hâlâ kesin olarak bir çözüm bulunamamış olsa da GDO’lu ürünlerin ciddi kıtlık ve açlık tehlikesine karşı etkili olabileceğine inanılıyor. Peki GDO’lu ürünler nedir? Biyoteknolojideki gelişimler sayesinde organizmalarda gen değişimi mümkün hale gelmiş ve gen dizilimlerindeki değişimlerle laboratuvar ortamında yeni özellikler katılan organizmalara, genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) ismi verilmiştir.
Daha çok tarımda ve gıda sektöründe kullanılan bu teknoloji ile besinleri istenilen özelliklere kavuşturmak ve yetersiz yiyecek kaynaklarını geliştirmek mümkün. GDO’lu yiyecekler genetiği değiştirilmemiş yiyeceklere göre daha kısa sürede yetişebiliyor, daha besleyici olabiliyor ve daha uzun süre rafta kalabiliyorlar. Bu geliştirilmiş besinlerin açlıkla karşı karşıya olan gezegenimizin en büyük umudu olabileceğine inanılıyor.
Gen transferi ile yeni özellikler katılmış bu ürünler her ne kadar rüya gibi gelse de insan sağlığına ve çevreye olan zararları hâlâ tartışmaya açık. GDO’lu ürünler insanlarda öldürücü alerjilere sebep olabilir ve insanların hormonsal dengesini bozabilir. İnsan sağlığına zararlarının yanı sıra GDO üretimi dayanıklı böcek ve bitki oluşumu gibi birçok olaya sebep olarak ekosisteme zarar verebilir ve böcekleri gıdalardan uzak tutmak için zehir salan GDO’lar toprağa karışarak çevreye zarar verebilir. Ayrıca GDO üretimi hedef olmayan organizmalarda değişimlere sebep olarak biyoçeşitlilikte bozulmalara sebep olabilir.
Milyonlarca insanı kurtarmak için canlıların genlerini transfer etmenin dünyamızdaki düzene zarar verebilecek olması ise birçok tartışmaya yol açmakta. GDO’lu ürünlerin tüm olumsuz etkileri göz önüne alındığında her ne kadar GDO’lu ürünler normal ürünlerin sahip olamayacağı özelliklere sahip olsa ve yetersiz yiyecek kaynaklarını geliştirebilecek olsa da birçok kişi bu soruna başka bir çözüm bulunmasının en doğru yol olabileceğine inanmaktadır ve GDO’lu ürünlerin insan sağlığına ve çevreye olan zararlarından dolayı İsviçre, Tayland, Suudi Arabistan, Bolivya, Cezayir, Gana, Zambiya, Polonya, Macaristan ve Gürcistan gibi ülkelerde GDO üretimi yasaklanmıştır.