İlk olarak 1957 yılında nobel ödülü sahibi Müller’in gelecekte çekirdek aktarımı ile insanın benzerlerinin oluşturulabileceğini telaffuz etmesinden 40 yıl sonra, yani 1997’de ilk genetik kopyalama (klonlama) uygulaması gerçekleştirilmiştir. 5 Temmuz 1996’da İskoçya’nın Edinburg şehri yakınlarında küçük bir kasaba olan Roslin’de olağan dışı bir olay meydana geldi. Roslin Enstitüsü’nden Ian Wilmut ve Keith Campbell’ın önderliğinde yürütülen projenin sonucu olarak klonlanmış bir kuzu dünyaya geldi. Daha doğmadan adı belirlenen bu koyun herkesin de tahmin edebileceği gibi ünlü koyun Dolly’idi. Dolly’yi diğer koyunlardan farklı kılan tek şey onun bir çiftlik yerine bir laboratuarda doğması değildi. Dolly’nin dünyaya gelmesi için bir koyunla koçun çiftleşmesi gerekmemişti. Dolly, kendinden altı yaş büyük olan bir koyunun genetik kopyasıydı. Dolly’nin vücudundaki hücrelerin genetik malzemesi olan DNA, kendisinden büyük olan koyunun meme bezinden alınmıştı. Son yıllarda içinde sığırların da bulunduğu çiftlik hayvanlarının klonlanması üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Klonlama teknolojisinin tarımda ve tıpta çok büyük bir uygulama olacağı gerek bilim adamlarının gerekse özel sektörün ortak görüşüdür. Fakat her şeyde olduğu gibi genetik kopyalamanın da olumlu ve olumsuz tarafları vardır.
- Nesli Tükenen Canlıları ve Türleri Klonlanması
Nesli tükenmekte olan canlıların veya türlerin klonlanması aslında klonlamanın olumlu taraflarında en mantıklı maddelerinden birisidir ancak nesli tükenmekte olan türlerin klonlanması akraba olan ve daha sık rastlanan hayvanların yumurta hücreleri ve rahimleri kullanılarak yapılabilir. Fakat bu durumlarda da yumurta hücrelerinin ve rahimlerin daha yakın akraba olan türlerden alınması hamileliğin sonuna kadar başarılı olması için gereklidir. Mesela bir pandayı klonlama yöntemi ile ‘kurtarmak’ bu açıdan çok zor olacaktır, çünkü uygun yumurta hücreleri ve uygun rahim bulunabilmesi için yakın akrabası yoktur.
-
İnsan Tedavi Edici Proteinlerinin Üretimi İçin Klonlama
İnsan proteinlerine bir çok hastalığın tedavisi için çok büyük gerek duyulmaktadır. Bazıları kandan izole edilebilirken bu işlem hem çok pahalı ve hem de AIDS (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) veya Hepatit C bulaşma riski de söz konusudur bu açıcan klonlama mantıklı bir yöntem olabilir. Proteinler hücre kültür ortamında üretilebilir, fakat bu yöntem de çok pahalıdır ve çok verimli değildir. Antitripsin adlı (Enflamasyona neden olan hücrelerden gelen enzimlerden koruyan gen) gen koyunun zigot hücresine aktarılarak transgenik koyun üretilmiştir. Daha sonra bu koyun veya diğer transgenik süt hayvanları kopyalanarak genin yeni kopyalarda devam etmesi sonucu istenilen proteini üreten tek tip canlılar yaratılabilmiştir.
3)Yaşlanma ve Kanser Araştırmalarında Klonlama
Kelime anlamı olarak kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urlara denir. Çok çeşitli kanser tipleri olmasına rağmen, hepsi anormal hücrelerin kontrol dışı çoğalması ile başlar. Tedavi edilmez ise ciddi rahatsızlıklara, hatta ölüme dahi neden olabilir. Dünyada her sene yaklaşık 10 milyon kişi kanserden dolayı hayatını kaybediyor. Her insanın oluşumu tek hücre olarak başlar, fakat doğduğumuz zaman hücrelerimizin çoğu en az 20-30 kere bölünür. Her hücre bölünmesinde, DNA replikasyonundaki küçük hatalar-somatik mutasyonlar oluşur ve bunlar da yaşlanmaya sebep olmakta ve biz yaşlandıkça da kansere sebep olabileceği düşünülmektedir. Çekirdek transferi, milyonlarca hücreyi aynı anda yönetebilmek, bize homolog rekombinasyonlarla daha spesifik genetik değişiklikler yapmamıza imkan vermektedir. Bunların arasında, genlerin silinmesi, yeni genlerin eklenmesi ve tek baz eklenerek veya çıkarılarak tüm genetik kodun değiştirilmesi gibi aynen insan genetik hastalıklarındaki işlemler yapılabilir.
Klonlamanın olumsuz yönlerinden en bilinenleri şunlardır:
1)Genetik türlerin azalması
2)Klonlamadan dolayı ortaya çıkacak genetik bozukluklar
3)Klonlanan hayvanların yaşam sürelerinin benzerlerine göre daha az olduğu fark edilmiştir.
Dolly 6 yaşında ölmüştür, oysa normal koyunlar ortalama 11 ila 12 yıl yaşayabilirler. Ayrıca, klonlanmış hayvanların aniden ve açık bir neden olmaksızın öldüğü bilinmektedir.
4)Hayvanların üzerinde yapılan klonlamaların yöntem değişikliği sonucu biyoteknoloji şirketlerinin eline geçmesi ve ekonomik dengenin bozulması
5)Ortaya çıkan genetik bozuklukların önüne geçilememesi
UNESCO, Mart 2005 yılında bağlayıcı olmayan bir İnsan Klonlama Üzerine Birleşmiş Milletler Deklarasyonu nu kabul etmiştir. İnsanlara aykırı uygulamalar İnsanoğlunun üreme yoluyla klonlanması gibi haysiyete izin verilmeyecektir. Etik olarak, herhangi bir insanın başka bir bireyin genetik yapısı üzerinde kontrol sahibi olması yanlıştır.
Kaynakça:
https://www.bilgiustam.com/klonlamanin-riskleri-nelerdir/
https://www.centerforfoodsafety.org/issues/302/animal-cloning/about-cloned-animals
http://bilimdeklonlama.blogspot.com
https://www.turkcebilgi.com/klonlamanin-yararlari-ve-zararlari-nelerdir