Modern tıpın hayatımıza getirmiş olduğu ilaçlar sayesinde günlük hayatta çoğu rahatsızlıklarla ve bu hastalıkların semptomları ile daha kolay başa çıkabiliyoruz. Bu sebeple ilaçların hayatmızda oynadıkları rol büyük. Öyleki, hafif bir baş ağrısından, hayati tehlike taratan kalp, tansiyoni kanser gibi birçok hastalık tedavisinde kullanılabiliyorlar.
Peki bu ilaçların hangi süreçlerden geçerek bizlerin kullanımına uygun hale geldiğini biliyor muyuz? İnsanların iyiliğini amaçlayan bu ürünlerin amaçları kadar tamamen masum bir süreçten geçitiğini söylemek ise pek mümkün olmayabilir. Her türlü ilacın kullanıma sunulmadan önce hem hedeflenen sonuçları verdiğine dair hem de insan hayatını tehdit etmeyecek ya da önemli yan etkileri olmadığına dair testlerden geçmesi gerekmektedir. Ufak bir araştırma bize ilaçların güvenli kullanımı için yapılan bu testlerin büyük bir bölümünün hayvan deneylerinden oluştuğunu göstermektedir. Dünya genelinde yüz doksan iki milyondan fazla hayvan laboratuvarlada testler ve deneyler için kullanılıyor. Üstelik test edilen her yüz ilaçtan yalnızca ikisi piyasaya sürülüyor. Tuvaletinizdeki ilaç dolabı, aynanızın önündeki vitamin, alışveriş poşetinizdeki hap ve rafınızdaki şurup. Markette rafları gezip en basitinden ihtiyacınız olduğu için aldığınız ilaçların bazıları veya hepsi hayvanların üzerinde test ediliyor.
Bu testlerin bazıları zavallı hayvanlarda körlüğe veya kimyasal yanıklara neden olurken bazıları ise hayvanların ölümüne yol açıyor. Testlerin sonunda hayatta kalan birçok hayvan ise bir sonraki teste kadar ciddi sakatlık veya hastalıkla karşı karşıya kalıyor. Ayrıca, hayvanların üzerlerinde test yapmak, hayvanlara yaşadıkları acı, korku ve laborotuvarlarda hapis yaşamaları sebebiyle ciddi bir şekilde geriye dönülmesi güç travmatik etki bırakıyor.
Günümüzde birçok kimyasal, sentetik ve bitkisel maddenin ve bunların ortak etkileşimlerinin canlılar üzerindeki muhtemel etkilerini geçmiş bilgiler dahilinde bilmek ve gelişen teknolojik imkanlar ile yapay sensörler ile simüle etmek mümkün olabilimekte. Bu sözü edilen simülasyon elbette daha yüksek bir maliyette ve uzun zaman alan bir sürece sebep olacaktır. Ancak bu dünyada sadece insanoğlunun değil üzerindeki tüm canlıların değerli olduğu gerçeği ile hareket etmeliyiz. İnsanoğlunun sadece teknoloji değil aynı zamanda ahlaki ve vicdani gelişimi bu yönde bir düşünceyi mutlak kılmaktadır. Bu kapsamda ilaç firmaların mutlak kar hedeflerini bir yana bırakarak ilaçların test edilmesinde farklı yöntemler aramalıdır. Biz tüketicilere düşen görev ise hayvanlar üzerinde test edilmiş ilaçları ve bunları üreten firmaları boykot ederek onları daha insani ve vicdanlı yöntemlere zorlamak ve bu konuda kamuoyunun farkındalığını artırmaktır.