Her yıl insanların sağlığı için 115 milyondan fazla hayvan üzerinde ilaç test ediliyor. Bu durum uzun süredir hayvanseverler ve bilim insanları arasında bir fikir ayrılığına sebep olmaktadır. Bilim insanları hayvanlar üzerinde test yapılmasının gerekli olduğunu savunurken; hayvanseverler ise bu testlerin zaten bir işe yaramadığını, hayvanların ve insanların vücutlarının bir olmadığını savunuyor. Peki bu tartışmada hangi taraf haklı?
Her konunun olduğu gibi bu konunun da artıları ve eksileri mevcuttur. Kaliforniya Biyomedikal Araştırma Derneği’nin yaptığı bir araştırmaya göre; son 100 yıldaki her büyük tıbbi buluş doğrudan hayvanlar üzerine uygulanan bir takım testler sayesinde gerçekleşmiştir. Buna karşılık HSI (Humane Society International) ise denek olarak kullanılan hayvanlara zorla yemek yedirildiğini, deneylerden daha kesin sonuç alabilmek için hayvanların susuz bırakıldığını ve hayvanların fiziksel şiddete maruz bırakıldığını belirtmiştir. Diğer taraftan; Kanada’da bir üniversitenin yaptığı araştırmaya göre, milyonlarca insana uygulanması planlanan bir aşının körlüğe neden olma ihtimalinin bulunduğu ve hayvanlar üzerinde yapılan testler sonucunda keşfedildiği, böylece insanların kör olmaktan kurtarıldığı ortaya konulmuştur. Bilimsel kanıtlara rağmen yılmayan hayvanseverler ise hem bu deneylerin kesin sonuç vermediğini hem de daha sağlıklı alternatiflerin olduğunu belirterek bu alternatifler arasında deneylerin insan dokusu veya gelişen yapay zekâ yardımı ile oluşturulan gerçekçi insan simülasyonları üzerinde gerçekleştirilebileceğini ileri sürmektedirler.
Bu tartışmaya son noktayı ise laboratuvarlarında sıçanları denek olarak kullanan Stanford Üniversitesi koymuştur. Tıbbi sebeplerden dolayı hayvanlar üzerinde ilaç test edilmesinin doğru, kozmetik malzeme test edilmesinin ise yanlış olduğunu ifade eden Üniversite, tıbbi araştırmalarda hayvanlara etik muamelede bulunma sorumluluğunu çok ciddiye aldıklarını belirtmektedir. Stanford Üniversitesi, ayrıca, laboratuvar hayvanlarına insani bir şekilde davranmanın hem etik hem de bilimsel açıdan çok önemli olduğunu vurgulamaktadır. Hayvanlara kötü davranılarak elde edilen bilimsel verilerin etik boyutunun eksik olacağını ve üretilen bilginin güvenilir olmayacağını, bu haliyle de bilimsel yöntemin gerçekleşmeyeceği ileri sürülmektedir.
Biyomedikal araştırmalar için hayvanların kullanımının kritik olmasının birkaç nedeni bulunmaktadır: Hayvanlar insanlara biyolojik olarak çok benzemektedir, hatta fareler ve insanların DNA’ları %98 oranında benzerdir. Hayvanlar, kanser, diyabet, kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarına insanlarla benzer ölçüde hassastır; insanlardan daha kısa bir yaşam döngüsüne sahip olan hayvan modelleri, tüm yaşam süreleri boyunca ve birkaç nesil boyunca incelenebilir; böylece bir hastalığın nasıl işlediği ve biyolojik sistemle nasıl etkileşime girdiği anlaşılabilir.
Daha önce belirtildiği gibi, böylesine geniş kapsamlı bir konuyu destekleyenler olduğu kadar desteklemeyenler de olacaktır. Eğer önemli olan, insanoğlunun sağlıklı bir biçimde yaşamını sürdürmesi için bilimsel araştırmalar yapılması ise; insanlık, diğer varlıklara zarar vermeden bu araştırmaları yapmanın yöntemlerini elbette bulacaktır.
KAYNAKÇA
https://med.stanford.edu/animalresearch/why-animal-research.html
https://animal-testing.procon.org/