Yabancı Şehir

Bu yıl her zamankinden farklı olarak doğum günümü yalnız geçirecektim. Normalde olsa yanımda onlarca insanla beraber, gürültülü müziğe eşlik edip eğlenmeye çalışırdım. Ama bu yıl şirketimin bana atadığı görev yüzünden yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştım. Kimseyi tanımadığım, her şeyiyle bana yabancı olan bu şehirde kendimi neşelendirmenin bir yolunu bulmalıydım. Yaklaşık bir haftadır zamanımın tamamını işime vererek geçirmiştim ama kendimi biraz fazla kaptırmış olmalıyım ki katılmam gereken toplantılar haricinde önümüzdeki iki günüm tamamen boştu. Bu da demek oluyordu ki gece dışarı çıkabilirdim.

O günün son toplantısını da atlattığımda aklımdaki tek şey şirketimin benim için kiraladığı güzel evime gitmekti. Doğum günüme saatler kalmıştı ve geceyi evde geçirmek istemediğimden hızlıca hazırlandım. Tam kapı eşiğindeyken aldığım mesaj hayallerimi yıkmıştı. Şirkettendi, saat farkı yüzünden toplantı için en uygun saatin şu an olduğunu belirten bir e-posta. Bıkkınlıkla kapıyı kapatıp bilgisayarımla beraber mutfaktaki bar taburesine yerleştim. Toplantının başlamasını bekliyordum ki evin bir yerinden cam kırılma sesi duydum. Yatak odasının camını açık bırakmıştım, bu yüzden başta kedi girmiş olabileceğini düşünüp yavaşça odaya doğru ilerledim. Tam kapıyı aralamıştım ki toplantının başladığını belirten o sesi duyunca geri dönmek zorunda kaldım. Şansıma toplantı yalnızca yarım saat sürmüştü ve sonunda özgürdüm. O an bir ses daha duyunca toplantıdan önce yatak odasından gelen sesi anımsadım, bu seferki daha farklı ve başka bir yerden gelmişti. Önce neyin kırıldığını görmek için yatak odasına ilerledim, sonuçta parasını ödemek zorundaydım. Normalde yatağın yanında durması gereken süslü abajuru yerde görünce biraz üzüldüm, pahalı duruyordu. Abajurun parçalarını toplayıp kenara koyduktan sonra evin içinde dolanmaya başladım. Belli ki şu an evimde bir kedi vardı ve ben onu arıyordum. Neyse ki ev çok büyük değildi de seslerin kaynağını kolayca bulmuştum.  Karşımda gri bir kedi duruyordu, yavaşça yanına yaklaşınca tozdan dolayı gri göründüğünü anladım. Planlarım nasıl olsa bozuldu diye düşünerek kedi ile ilgilenmeye başladım. Karnını doyurup onu tekrardan dışarıya saldım. Dışarı çıkmak için hala zamanım vardı.

Telefonumdan yakınlarda müzikli herhangi bir yer var mı diye bakınıyordum ve güzel bir yer bulmuştum. Yürüme mesafesindeki kafeye ilerlerken kediyi düşünüyordum. Kafeye vardığımda müziğin sesini dışarıdan bile duyabiliyordum. İçeri girip canlı müziğin yakınlarında bir yere oturdum. Siparişimi almak için gelen garsondan küçük bir kek ve bir tane de mum rica ettim. Siparişimi getirdiğinde nazikçe gülümsüyordu. Mumu çoktan keke batırmış ve yakmıştı, saat gece yarısına yaklaştığı için zamanlamasına şaşırmıştım. Önüme bıraktığı keke bakarken saniyeleri sayıyordum. Duvardaki saat tam on ikiyi gösterdiğinde mumu üflemek için öne eğildim ve mutfağın kapısının yanında beni izleyen garson dikkatimi çekti. Çok fazla düşünmeden yavaşça üfledim. Ne olduysa tam o an, ben mumları üflediğim sırada oldu. Mumlar sönmemişti ama tüm kafe karanlığa teslim olmuştu. Kalabalıktan sesler yükselirken çalan grup şarkıyı yarım bırakmıştı. İnsanlar telefonlarının ışıklarını yakmadan önce masamdaki tek ışık kaynağı olan mum kendiliğinden sönmüştü.

Tam o an zayıf bir kedi sesi duydum ayaklarımın ucundan. Kucağıma atlayan kediyi sevmeye başladığımda jeneratör devreye girmişti. Etraf tekrardan aydınlanırken kucağımdaki kedinin evdeki kedi olduğunu fark etmem çok uzun sürmedi. Şaşkınlıkla mırlayan kediyi sevmeye devam ettim. Yorgun hissettiğim için eve dönmeye karar vermiştim, hesabı ödemek için garsona bakınmaya başladığımda ortalıkta yoktu. Başka bir garsona ödemeyi yaptıktan sonra kucağımda kirden griye dönmüş bir kediyle evime yürüyordum. Bir an önce onu yıkayıp bembeyaz olduğunu düşündüğüm tüylerini ortaya çıkarmak istiyordum. Kapıyı açmak için anahtarımı ararken sırtını duvara dayamış biri duruyordu evimin önünde. Karanlık olduğu için kim olduğunu göremiyordum. Yaklaşınca kafedeki garson olduğunu anlamam zaman almıştı. Hiçbir şeye anlam veremiyordum, sokaklarında tek bir hayvan bile olmayan bu yabancı şehirde beni bulan bembeyaz bir kedi ve tanımadığım bir garsonla karşı karşıyaydım.

(Visited 8 times, 1 visits today)