sandalyedeki sakız

31 Mart Cuma günüydü. 10. sınıfa gidiyordum. Sabah kalkıp okula gitmek için hazırlandım ve kahvaltı yapmak için masaya oturdum. Krepler henüz pişmemişti fakat enfes kokuyorlardı. Kahvaltım bittikten sonra evden çıktım ve binanın önünde annemin otoparktan arabayı getirmesini bekledim. Yolda, annem yarın için heyecanlı olup olmadığımı sordu. Herkes doğum günü için heyecanlanır. Ama ben hiç heyecanlı değildim çünkü doğum günümün her sene olduğu gibi kötü geçeceğinden emindim. İkiz kardeşim her şeyi mahvedecekti. Anneme evet cevabını verip geçiştirdim ve arabadan inip yolun kalanında yürümek istediğimi, dersin başlamasına daha zaman olduğunu söyledim.

Okula vardığımda sınıfa girdim. Her sene bugün olduğu gibi ikiz kardeşim en ön sıradaki masasında oturmuş ona alınacak pahalı hediyelerden bahsediyor, arkadaşları da onu dikkatle dinleyip söylediği her şeyi alkışlıyorlardı. Annem ve babam ayrıydı ve ben annemle, ikiz kardeşim ise babamla kalıyordu bu yüzden okula benden önce varmıştı. Sessizce kardeşimin arkasındaki sıraya doğru ilerledim. Tam oturacakken arkamdaki çocuk bir anda sandalyemi çekti ve yere düştüm. Arkamı döndüğümde bunun tek ve en yakın arkadaşım olduğunu gördüm. “Neden yaptın bunu!” dedim. Arkadaşım ona bağırdığım için üzülmüşe benziyordu ama umurumda değildi, onun yüzünden herkes bana gülüyordu. Arkadaşım hayal kırıklığına uğramış şekilde sandalyemi gösterdi. Üstünde çiğnenmiş bir sakız vardı. Arkama baktığımda ise kardeşim ve arkadaşları bana kıs kıs gülüyorlardı. Hem rezil olmuş hem de arkadaşıma bağırıp kalbini kırmıştım. Kardeşimin her zaman yaptığı zorba şakaları yüzünden arkadaşıma bağırdığım için çok kötü hissediyordum. Okul bitiminde özür dileyip doğum günüme gelip gelmeyeceğini sordum. Cevap vermedi ve garip bir bakış atıp gitti. “Harika! Tek arkadaşımı da kaybettim.” Deyip yolun kenarında bekleyen annemin arabasına atladım ve eve doğru yola çıktık. Eve gelir gelmez çantamı fırlatıp odama kapandım ve bir süre ağladım. Sabah erkenden uyanıp yüzümü yıkadım. Bugün doğum günümdü. Annem beni çağırıp partinin yapılacağı mekâna gideceğimizi ve hazırlanmamı söyledi. Giyecek elbisem olmadığını söylediğimde ise geçen doğum günümde giydiğim elbiseyi giymemi, bana elbise alacak parası olmadığını söyledi. 2 senedir aynı elbiseyi giyiyordum. Mekâna vardığımızda babam ve kardeşim oradaydı. Kardeşim her sene olduğu gibi yep yeni bir elbise giyiyordu. Platin saçları bukle bukleydi. Adeta bir prensese benziyordu. Babam pastayı kesmeden önce hediyeleri açacağımızı söyledi. Asıl olay burada başlıyordu. Babam, kardeşime yeni bir çanta ve saat, bana da bir ayna almıştı. Parası olmadığını söyleyen annem ise kardeşime son model bir telefon, bana da bir oyuncak ayı almıştı. Her sene aynı şeyleri yaşadığım için beklentimi yüksek tutmuyordum ama içten içe üzülmüştüm. Bir süre sonra içeriye güzel giyinen birinin girdiğini gördüm. Bu bana yardım eden arkadaşımdı. Koşup ona sarılıp tekrar özür diledim ve beni affettiğini söylediğinde mutluluktan havalara uçuyordum. Sıra pastaya ve mumları üflemeye gelmişti. Mumları her sene ikiz kardeşim üflerdi. Ama bu sefer üflemek istemediğini ve benim üflememi istediğini söyledi. Şaşırmıştım ama kabul ettim. Ne olduysa ben o mumları üfledikten sonra oldu. Bir anda ışıklar kapandı ve saçımda bir el hissettim. O el kafamı sertçe ittirip yüzümü pastaya gömmüştü. Bir anda ışıklar tekrar açıldı ve karşımda kardeşimin arkadaşları gülerek fotoğraflarımı çekiyorlardı. Çok şaşırmamıştım, fotoğraflar da umurumda değildi. Arkadaşımın beni affetmesinin mutluluğuna kapılmış durumdaydım.

Arkadaşım beni kolumdan tutup dışarıya çıkardı ve yüzümü temizlememe yardım etti. Oradan
çıktıktan sonra boğaz manzaralı bir mekânda güzel bir öğlen yemeği yedik. Geçirdiğim en güzel doğum günüydü.

(Visited 15 times, 1 visits today)