Nisan ayının son günüydü. Heyecanla yatağımdan kalkıp kıyafetlerimi giydim, mutlulukla makyajımı yaptım. Her şeyin özenli olmasına dikkat ediyordum çünkü o gün benim en önem verdiğim gün olan doğum günümdü. Kişisel bakımım bittikten sonra kahvaltı yapmak için mutfağa gittim. Tam kahvaltımı bitirdiğim sırada arkadaşım beni dışarıya çağırdı. Hızlıca aşağıya indim. Arkadaşım beni gördüğünde ”Sürpriz!” diye bağırdı. Benim için bir pasta yapıp bulunduğumuz yeri süslemişti. Her yer o kadar güzeldi ki gözlerime inanamadım. Arkadaşım pastayı getirerek mumları yaktı ve onları üflememi istedi. Ne olduysa tam o an, ben mumları üflediğim sırda oldu. Arkadaşım dengesini kaybedip üzerime düştü ve metrelerce yuvarlandık. Yuvarlanmamız bittiğinde ikimizin de her yeri kanıyordu. Sitemizin en ıssız yerinde kaldığımız için hiç kimseyi ulaşamadık. Bir süre sonra kendimize geldik ve ayağa kalkmaya çalıştık. Fakat başarılı olamadık çünkü benim sağ bacağım ve arkadaşımın sol kolu kırılmıştı. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Çaresizce düşünürken aklıma bir fikir geldi. Arkadaşım benim desteğim ile ayağa kalkacaktı ardından ben ona tutunarak ayağa kalkacaktım. Yürürken arkadaşımdan güç alarak ilerleyecektim. Fikrimi hemen hayata geçirdik ve kutlama yaptığımız alana ulaşmayı başardık. Hemen ailemizi arayıp durumu anlattık ve onları yanımıza çağırdık. Kısa bir süre sonra geldiler ve hastaneye gittik. Doktorlar gereken tedaviyi uyguladılar. Fakat kırılan yerlerimiz uzun bir süre boyunca iyileşmeyip canımızı yaktılar. Yine de hayatımdaki en maceralı ve güzel doğum günüydü o gün.