CEBİMDEKİ YILBAŞI HEDİYESİ

Soğuk ve karlı bir yılbaşı akşamıydı. Londra’nın caddelerinde yavaşça yürüyordum. Kar ve rüzgar birleşip saçlarımı hafifçe uçuruyordu. Çocuklar kardan adam yapıp kartopu savaşı oynuyorlardı. Aileme ve arkadaşlarıma hediye almak için bir dükkana girdim. Bir sürü güzel hediyelik eşya vardı içeride. Hediyeleri seçmekte zorlandım. İşim bitince kasaya doğru yürüdüm. Parayı ödemek için cebimden paramı çıkartırken bir not buldum. Alışverişim bittikten sonra buz pistinin yanındaki kafelerden birine oturdum. Cebimdeki notta “Hemen beni ara!” yazıyordu. Arkasında ise bir numara vardı. Kafenin yanındaki telefon kulübesine gidip numarayı aradım. Açan kişi bana: “3. sokak Britihs Kütüphanesi’nin kapısında bekle. Orada seni bir sürpriz var.” dedi. Hemen bir taksi çağırıp 3. sokağa gittim. Taksiden indikten sonra Britihs Kütüphanesi’ne doğru yürümeye koyuldum. Kütüphaneye vardıktan sonra kapısında beklemeye başladım. Aradan dakikalar geçti ve gökten bir mektup usulca elime doğru süzüldü. Mektubun içinde bir resim ve bir yazı vardı. Yazıda şöyle yazıyordu: “Üçe kadar say.” Ben de üçe kadar saymaya başladım saymayı bitirdiğim anda havadan bir geyik geldi. “Hadi atla!” dedi. Büyülenmiş gibiydim. Hiç sorgulamadan geyiğin sırtına bindim. Soğuk rüzgarın esintisi içime dolmuştu ama bu küçük maceranın tadını fazlasıyla çıkardım.  Çok eğlenmiştim fakat artık gitmeliydim. Geyik ile vedalaşıp ona teşekkür ettikten sonra evime doğru yol aldım. Bu, o yılbaşı aldığım en iyi hediyeydi.

(Visited 13 times, 1 visits today)