Kimse kendisinden saklanılan sırları sevmez, fakat ailenizin sizden sakladığı sırlar bir farklı hissettirir. Hayatınızda en çok güvendiğiniz kişilerin aslında koca bir oyunda olduğunu öğrenmek, o güne kadar bildiğiniz her şeyin koca bir yalandan ibaret olması berbat hissettirir. Onları bir daha görmemek istersiniz, bunun bir tüm olanların bir şaka, tüm yalanların sadece bir rüya olduğuna inanmak istersiniz; uyanmaya çalışmanız kafiyesizdir.
Çocukken çevremdeki herkes doktordu, onları izleye izleye ben de doktor olma kararı aldım. Sürekli hastanede olmam beni zaten 1-0 önde başlatmıştı bu yolculuğuma. Anlamadığım her şeyi sorabiliyordum ve direkt kaynağından öğrenebiliyordum. Liseye geçmeden önce lise boyunca yapmam gerekenleri biliyordum. Hangi derslere yoğunluk vermeliyim, sınavları nasıl çalışmalıyım, hangi üniversiteler bana göre daha uygun, püf noktalar neler ve çok daha fazlası. Bazıları bu kadar planın benim yaşımdaki bir çocuğa fazla olduğunu söylediler. Ben ise her duyduğumda mezun olunca konuşuruz derdim, güler geçerdik.
Lisede her şey planladığım gibi gitti, o yüzden çok şanslıyım. Tüm derslere planladığım gibi çalıştım ve bunların hepsini dengeli bir şekilde yaptım. Her gün eve gidip 10 saat ders çalışmadım. Arkadaşlarımla çok zaman geçirdim ve bundan da hiç pişman değilim.
Hastanede çalışmaya başladığımda işi hemen kapmıştım, sonuçta yıllardır insanların bu işi yapmasını izliyordum. Her verilen görev bana bebek oyuncağı gibi geliyordu. Tabii işimi yapmış olmak için yapmıyordum tabii. Her şeyi ayrı zevkle yapardım.
Doktor olduğum zaman ailemde bir gariplik olduğunu fark ettim. Bir şey değişmişti sanki. Her ne kadar anlayamasam da içimde hep bir his vardı. Diken üstünde gibi davranıyorlardı. Sanki benim o soruyu sormamı istemiyorlarmış gibi. Ne zaman sorgulasam farklı farklı bahaneler üretirlerdi. Bana bunu nasıl yaparlardı.
Annemlerin kendi hastaneleri vardı, hiç gitmediğim ama çok duyduğum, çok ünlü, çok başarılı bir hastane. Annemler hiç bana gel burda çalış demedi o yüzden ben bir süre başka bir yerde çalışmamı istediklerini sandım. Doktor olduktan bir buçuk yıl sonra sordum “Acaba ben de gelip sizinle mi çalışsam?” Annem ve babam bana beni öldürmek istercesine bakmıştı, keşke bakışlarına değil söylediklerine dikkat etseymişim. Bana “Yok oğlum, olmaz, yapamazsın, sen hazır değilsin, biz beceremedik, belki daha sonra tekrar konuşuruz” dediler. Bu işi becericeklerini ne ben ne de onlar nasıl bilebilirdik?
Bu olaylardan sonra bir yıl içerisinde Ayşe ile tanıştım. Ayşe benim hayatımı ışık demeti gibi aydınlatmış, güneşim olmuştu. Ona bunları zamanında söylediğim için çok mutluyum. Keşke bunların hiç biri gerçekleşmemiş olsaydı. Sizinle birlikte olmayı ne kadar çok isterdim.
Bir yıl sonra annemlerin yanına tekrar gittim ve artık zamanın geldiğini düşündüğümü söyledim. Her ne kadar beni durdurmaya çalışsalarda, boş bahaneler bulmaya çalışsalar da ben kararımı vermiştim ailem ile çalışacaktım, dilim kopsaydı da ısrar etmeseydim.
Annemlerin hastanesinde çalışmaya başladıktan belli bir zaman sonra Ayşe ile evlendik. Hayattaki her şeye sahiptim, muhteşem bir aileye, güzel bir işe. Olmak istediğim yerdeydim.
Ta ki hastanede bir çalışan cebime bir not bırakana kadar. Cebimde ‘Hemen beni ara!’ yazan bir kâğıt parçası buldum. Buruşan kâğıtta son rakamı silinmiş bir de numara yazıyordu. Tek tek her rakamı denedim tutturana kadar.
Aradığım numara bana morga gitmemi söyledi, o zaman fark ettim bu hastanede çalışmama rağmen hiç gitmemiştim. Bir an önce morga doğru yöneldim. Oraya girdiğim anda annem ve babamın seslerini duydum. Onlar morgda ölü insanları tutmuyordu, onlar herkese öldüğünü söyledikleri hastalara işkence edip ölülerin olması gereken yerde insan öldürüyorlardı. Beni fark ettiklerinde, gözümün içine bakıp anlamaları yetti, bu gördüklerimi herkese anlatacağımı biliyorlardı. Tam o anda babam beni öldürmeye çalıştı elindeki neşterle. Amacı belliydi, herkesin yapacağı şeyi yaptım fakat gözüm döndü ne yaptığımı fark ettiğimde çok geçti.
Sonrasını zaten biliyorsun. Her şey benim üstüme kaldı.
Özür dilerim oğlum,
Sevgilerle baban.