Her çocuk gibi ben de çabucak büyümek istiyorum. Bir iş sahibi olmak ve yurt dışında yaşamak istiyorum. Bunlar şu anda yapabileceğim şeyler değil. Eğer gelecekte iyi bir mesleğe, işe sahip olmak istiyorsam şimdiden bir şeyler yapmam gerekli. Bu yazıda da ileride hayatımı geçirmek isteyeceğim yerlerden bahsedeceğim.
‘’Yetişkin hayatınızı bir metropolde mi yoksa küçük, sakin bir yerde mi geçirmek isterdiniz?’’ sorusuna dönersek ben her iki yaşam şekline de alışkınım ancak deneyimlerime dayanarak ne büyük şehir ne de köy hayatı bana uygun. Benim için şehirdeki tüm imkanlardan yararlanıp aynı zamanda da köyün bana sağlayacağı özgürlükleri de gerçekleştirebileceğim bahçeli bir evimin olmasını isterim. Peki nedir benin deneyimlerim? Hadi şehir hayatını ve köy hayatını artıları ve eksileri ile tartışalım.
Önce büyük şehirlerden başlayalım. Peki nedir metropollerin artıları? Öncelikle büyük şehirlerde yabancı dil ağırlıklı eğitim veren okulların olması ileride bana bir sürü iş imkanları sağlayacaktır. Okulların yanı sıra kişisel gelişimimi destekleyecek kurslar, spor kulüpleri, sinemalar, tiyatrolar, kitap evleri ve aradığımız her şeyi bulunduran alışveriş merkezleri bulunmakta. Büyük şehirlerin artıları olduğu kadar, eksileri de var. Şehrin o yoğun temposu ve kalabalığı da bunlara örnek olabilir. Her hafta okulun yanı sıra cumartesi günü Bilsem’den sonra olan robot kursumda her ne kadar eğlenceli olsa da bir süre sonra insanı yormaya başlıyor.
Şimdi sıra köy hayatında. Samsunda; yıl boyunca yaz kış imkan buldukça gittiğimiz, özellikle yazın uzun bir süre geçirdiğimiz bir köyümüz var. Köyümüzde babaannem ve dedemin yetiştirdiği sebzelerden yemek hem lezzetli hem sağlıklı oluyor. Özellikle yaz günleri elma ağacının altındaki hamağa yatıp elma yemek çok keyifli oluyor. Sabah kahvaltıların da babaannemin bahçemizdeki meyvelerden yaptığı marmelatlar, reçeller ve amcamın yetiştirdiği arıların bize sunduğu taze ve lezzetli bal kahvaltıya ayrı bir tat katıyor. Öğlene doğru arkadaşlarım ve kuzenlerim ile oynadığımız oyunlardan saati fark etmiyoruz bile. Bazen amcama yardım ediyoruz diye yayladaki ağaçlara tırmanmaya başlıyoruz bazen de köyümüzdeki köpekler olan Yaman ve Duman ile oynuyoruz. Akşam yemeğinde yine apayrı bir sofra bizi bekliyor oluyor. Eğer saat çok geç değil ise tarlaların olduğu yere gidip gün batımını izliyor, ateş yakıp mısır pişiriyoruz. Kışları ne kadar soğuk olsa da dışarı çıkıp nerede ise bir metre yağmış olan karın üzerinde oynamak köyü daha da eğlenceli kılıyor.
Tatillerde köyde olmak çok eğlenceli ama köyde yaşamanın bir çok zorluğu var. Köyde yaşayan çocukların gidebileceği en yakın okul ilçe merkezinde yani nerede ise yarım saat uzaklıkta. Her gün yarım saat uzağa gitmek yorucu olduğu kadar kışın yağan karlar da ulaşımın aksamasına neden oluyor. Aynı zamanda yaz mevsimi bitiğinde bizim gibi tatilciler evine döndüğünde köy de temelli yaşayan nüfus azalıyor.