İki Kere Düşün

Bir gün Türkçe dersinde ön yargı hakkında konuştuk ve öğretmen  ön yargının çok kötü bir şey olduğunu söyledi. Ben de bunun üzerinde düşünüp bir araştırma yaptım. Okuduğum bir kitaptan alıntı yaparak  açıklamak gerekirse bir gün, bir kütüphanede üç tane yaşlı insan kahvesini yudumlayıp kitaplarını okurken gençlerden biri, masadaki boş sandalyeyi kaptığı gibi götürürken yaşlılardan bir tanesi gence “O sandalye dolu, orada oturan var.” diye seslenir. Genç hiç oralı olmadan sandalyeyi alıp uzaklaşır. Yaşlılar aralarında konuşurlar. Bu gençler de hiç saygı kalmadı. Bu nesil nedense hep böyle, derler. On beş dakika sonra sandalyeyi alan genç, sandalyeyi geri getirerek “Kusura bakmayın, ileride bir yaşlının başı dönüp rahatsızlandığı için sandalyeye ihtiyacı oldu, şu an iyi.” der ve sandalyeyi bırakır. Yaşlılar arasında bir an sessizlik olur ve gençlere ön yargılı olduklarından utanırlar. Genç on beş dakika önce dünyanın en kaba insanı iken, o an sevimli bir meleğe dönüşmüştür.  “Bana bir ön yargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.” sözünde Marquez’in de dediği gibi, ön yargılarımızla melek gibi insanları, dünyanın en kaba insanına benzetip yaşadığımız dünyayı gerçeğinden farklı görmüş oluruz. Ön yargı gerçekten de öğretmenimizin de dediği gibi çok kötü bir şeydir.

(Visited 7 times, 1 visits today)