GELECEĞE BİR PENCERE

Belki de yaratıldığı andan itibaren insanoğlu uzak yada yakın geleceği düşünmüştür. Gelecekte ne olacağını bilmemenin verdiği korku, güvensizlik hissi insanı geleceği düşünmeye, kötü olasılıkları elinden geldiğince azaltıp iyiler için çalışmaya itmiştir. Günümüzde yaptığımız planların neredeyse hepsi geleceğe dayanır. Bu planlar size hayatınızı kontrol aldığınızı hissettirir ve güven verir. Belki de bu yüzden gelecek kafamızı bu kadar meşgul eder sonuçta hedefin ve ya bir rotan olmadan kürek çekmenin pek de bir anlamı yoktur. Bunun yanı sıra insanlar sadece bireysel geleceği değil çoğu zaman ortak gelecekteki bilim, sanat, teknoloji ile ilgili olan gelişmelerinde merak eder. Uçan arabalar, robot doktorlar, kendi kararlarını veren robotlar bunlara örnek olabilir. Geçmişten günümüze kadar gelen gelecek fantazileri bazen bize çok uçuk gelebiliyor ama unutmamak gerekir ki elleriyle kibritleri tek tek paketleyen kibritçi kızlara kibrit fabrikalarından bahsetseydik onlara da pek inandırıcı gelmezdi.

 

  Fakat insanların bu tür fantazileri gereğinden fazla önemsediğini düşünüyorum. Teknoloji, günümüz dünyasının bir parçası ve gelecekte de bu böyle olmaya devam edecek… Bunu inkar etmiyorum ama  teknolojinin hayatımızın bir parçası olmaktan çıkıp hayatımızın tek amacı olmasından korkuyorum. Kurulan her hayalin tasarlanan her gelecek modelinin uçan arabalarla ilgili olmasından sıkıldım. Gelecek denince insanların aklına insanların değil zaman makinesinin gelmesi bence çok absürt. Geleceği düşünürken bu kavramı bulunduğu zaman ve ya geçmişten tamamen ayırmayı gülünç buluyorum. Geçmiş olmadan şu an, şu an olmadan gelecek olamaz…

  

  Bu nedenle ben geleceğe baktığımda yalnızca kocaman gökdelenler, ışınlanan objeler, insan gibi davranan robotlar, sürücüsü olmadan giden araçları değil kendimi görüyorum. Ben olmamasına rağmen benim bıraktığım, geçmişten kalan izleri taşıyan geçmişte yaşadıklarından yaralanmış, ders almış insanları görüyorum. Her şeyin her saniye ilerleme kaydetmesinin en büyük sebebi de budur. Belki de benim kendimde ve diğer insanlarda bıraktığım yaralar onların geleceğindeki yeni bir yolu çizmeme sebep olmuştur. Ben buna tecrübe derim. İnsanı büyüten, geliştiren şeydir. Her daim tecrübeleriniz sizin destekçiniz olmaz. Geleceğe her daim bir adım daha atarken elbette tecrübelerine güveneceksiniz. Diğer açıdan ise tecrübe hatalarımıza verdiğimiz isim. Semine Söğüt’ün de dediği gibi ‘’Ama biliyorum, siz farketmeseniz de tecrübenin gölgesi hep üzerinizde. Bu gölge sizi bazen aşırı güneşten koruyor, bazen de güneş ışığından yoksun bırakıyor…Yani her zaman sizi daha ileriye götüremeyebiliyor. O yüzden tecrübelere doğrudan güvenmek değil, onları devamlı sorgulamak gerektigine inaniyorum…”

 

  Gelecek bizi bekliyor. Zaten sonunda ulaşacağımız bir yol var önümüzde. Açıkcası bunu bilmek de doğru gelmiyor bana. Ayriyeten inşaa edilen o gelecekte var olmak bazen korkutucu olabiliyor. Buraya kadar anlattığım onca şeyin yanında bilinmeyen bir sonsuzluğun kapısı açılmış oluyor… Gelen her şey geliyor ve biz burda bekliyor olacağız.

 

(Visited 40 times, 1 visits today)