Zaman ve Alışkanlıklarımız

Hayatımız boyunca mutlu ve huzurlu hissetmek için çabalarız değil mi? Yaşadığımız süreçte hep bir amaç için uğraşıyoruz, elde ediyoruz ve bazen tatmin bile olmuyoruz. İnsanın doğasında her zaman daha fazlasını isteme gibi bir içgüdü vardır. Elimizdekilerle yetinmek istemeyiz bazen. Ve her zaman hayatımızın belirli dönemlerinde alışkanlıklarımız, bağımlılıklarımız olur. Bunlar bir insan ile olan ilişkimiz, dostluk veya daha fazlası, yemekten vazgeçemediğimiz bir yemek, her sabah içtiğimiz bir içecek, boynumuzdan asla  çıkarmadığımız bir kolye, bizi her şeyden huzurlu hissettiren evcil hayvanımız bile olabiliyor. Hayatımız boyunca bağımlı olduğumuz şeyler de vardır mesela; ailemiz, manevi değeri olan bir eşyamız, uğurlu rakamımız; bunlar kolay değişebilen ve bırakılabilen şeyler değildir.

 

Bazen eksik hissettiğimiz şeyler de vardır; içimizde asla dolmayan ve hiçbir zaman dolamayacak duygusal boşluklar, ne kadar çaba sarf etsek de elde edemediğimiz başarılar. Ama şunu söyleyebilirim ki eksiklikler daha kolay atlatılır. İnsanın tabularını yıkması, alışkanlıklarından vazgeçmesi her zaman daha zorlu bir süreç olmuştur daha önce elde edemediği bir şeyden, hissedemediği bir duygudan vazgeçmekten.

 

Bir de gerekliliklerimiz var tabii ki. Sorumluluklar yapmaya alışkın olmadığımız şeyler de olabiliyor. Mesela kim bize verilen ve yapılması zorunlu olan bir ödevi isteyerek yapar ki en başlarda. Yapıldıkça, hissedildikçe alışkanlığa dönüşürler ama. Bir bilimsel açıklamaya göre bir insan vücudunun ve zihninin bir şeye alışması tam olarak yirmi bir gün sürüyormuş. Daha önce hiç yapmadığımız, adını bile duymadığımız bir şeyi deneyimlediğimizde ve bunu yaparken sürekliliği sağladığımızda yirmi bir gün sonra buna alışmış oluyoruz. Bu şekilde tabular edindik kendimize. Bu şekilde yönlendirdik hayatımızı, ne istediğimizi, umutlarımızı bu yol ile seçtik. Yeni bir ortama, yeni insanlara adapte olmak da bu süreçten geçer aslında. Şu an da yapmaya alışık olduğumuz sabah uyandığımızda yataktan kalkmak gibi bir içgüdü ile gelen bağımlılıklarımızı da bu yolla elde ettik.

 

Peki bir insan daha önce olmayan bir şeyi gereklilik ve alışkanlık olarak görebilir mi? Uzun süredir hissetmediği bir duyguyu tekrar hissetmek ister mi? En kolay örnek olarak dünyadaki bir sürü insanın muzdarip olduğu sigara bağımlılığı. Daha önce sigara tatmayan bir insanın canı sigara içmek ister mi? Başka bir örnek olarak bir insan ilişkisi. Bir birey daha önce görmediği bir insana aşık olabilir, sempati duyabilir mi? Bu soruların cevaplarını elbette hepimiz biliyoruz. Hayatımız boyunca bir amaç için ilerlerken daha o amacın ne olduğunu bile bilmediğimiz anlar oluyor ve bunlar yaşanırken eksikliklerimiz, önce deneyimlemediğimiz şeyler bizim yolumuza taş koymaz, bizi engellemez. Bir şeyin gerçekten de gerekli olmadığını o şey olmadan da yaşayabildiğimizde anlarız. Çünkü sürekli olmayan şey bir süre sonra gerekli de olmaz.

(Visited 42 times, 1 visits today)