Sıradan bir pazar akşamıydı. Ailecek vakit geçirmek için bütün aile bizim evde toplanmıştı. Herkes gülüyordu, uzun zamandır bir arada olunamadığı için başından geçenleri anlatıyor anın tadını çıkarıyordu. Ben ise kuzenlerimle odamda oyun konsolundan futbol oynuyor, ortaya iddialar koyup turnuva yapıyorduk. Annem, teyzem ve dayımın eşi mutfakta atıştırmalıkları hazırlıyor diğer taraftan da içine kalanları çekiştiriyorlardı. Babamın koridorda adımlarını duyup kapıya yönelmiştim. Kapıyı açtığımda babam içeri geçmemiz gerektiğini söylemişti. Yeni yıla girmemize saniyeler kalmıştı. Tam o anda herkes bir ağızdan geriye doğru saymaya başladı. “10-9-8” ve ardından gelen yeri sarsan o gümbürtü.
Hiç kimse ne olduğunu anlamamıştı, herkesin aklında acaba ne oldu sorusu. Acaba bomba falan mı patladı diye aklımdan geçirdim ki ikinci gümbürtü geldi ve her yer sallanmaya başladı. Havayı içindeki kini kusmaya çalışan bulutlar sardı. Babam çöküp kapanın ve imkanınız varsa telefonunuzu yanınıza alın dedi. Salon kapısının ardında iki büklüm durup hiç kimseye bir şey olmamasını umuyordum ki kapının üst eşiği çatladı. Kafamı kaldırıp bakmaya çalıştığımda etrafımda gördüklerim beni derinden etkilemişti ve sakin kalmamı hatırlatmıştı. Sürekli gelip giden ışıklar, uzun kavaklar gibi sallanan avize ve duvara asılı eşyalar. Vitrinin içindeki küplerin top gibi bir o yana bir bu yana gelip gitmesi. Beni sürekli iki metrelik bir alan içerisinde sürükleyip geri getiren sallantı. O kadar gürültünün içinde depremin bir an önce sonlanmasını istiyordum. Kırılan eşiğin altından zar zor geçip anneannemin yanına ulaştım. İyi olduğundan emin olduktan sonra pencerelerde bir parıltı belirdi. Gözlerimi öyle bir kamaştırıyordu ki yanı başımda ki insani göremiyordum. Sallantı sona ermişti, yaklaşık 40-45 saniye sanki bir saatmiş gibi gelmişti. Babam herkes iyi mi diye bağırdı, sırayla herkes se vermişti fakat dayımın oğlu Bartu’nun sesi gelmemişti. Tuvalete giderken haber verdiği aklıma gelmişti. Tuvaletin kapısını tıklatıp Bartu iyi misin dedim ama ses yoktu. Kapı kilidini hiç yanımdan ayırmadığım, dedemin vefat etmeden önce verdiği son armağan olan küçük çakımı çıkarıp dışarıdan kapının kilidini açmaya çalıştım. Kapı muhtemelen sıkışmıştı. Bizimkilerden yardım istedim ve kol kola girip kapıya omuz attık ama etki etmemişti. Birinci tekrar, ikinci tekrar derken etki etmediğini artık kabullenmiştik. Amcam hilti getirip kapının altındaki mermeri kırdı ve kapının altındaki küçük boşluktan bakmamı istedi. Baktığımda yerlerin kanlar içinde olduğunu ve kuzenimin yerde yattığını gördüm. Kapının menteşe kısımlarına hilti vurduktan sonra kapıyı yere doğru paralel bir şekilde çektik. Bartu’yu sırtlayıp evin giriş dolabında olan sağlık çantasını alıp acil çıkış merdivenlerine yöneldik. Artçı depremler devam ettiği için zorlanıyorduk. Sitenin meydanında toplandığımızda bütün site sakinlerinin toplaştığını gördük.
Toplum kayıp olanları tespit etmeye çalışıyor, herkes 112 acil hatta ulaşmaya çalışıyordu, bir yıla daha ne kadar kötü girebilirdik ki…