2023 yılına giriyorduk. Heyecanlıydım. Yeni yıla girmeye saniyeler kalmıştı. Tam o anda, saat durdu. Önce saatin bozulduğunu sandık ancak sonra diğer her şeyin donduğunu da fark ettik.
Zaman donmuştu. Ne olduğunu anlamıyorduk. Kısa bir süre içinde diğer herkes de dondu. Sadece ben kalmıştım. Ne olduğunu anlamıyordum. Televizyon yayınları çalışıyordu ancak onlar da aynı görüntüde kalmıştı. Kanalları kurcalarken bahçeden bir ses geldi. Uğultu gibi ama rahatsız edici bir sesti. Çok gürültülüydü. Ardından bahçeden mavi ve sarı renkli ışıklar gelmeye başladı.
Ben de bahçeye inmeye karar verdim. Kapıyı açınca gözlerimi kör eden bir ışıkla karşı karşıya kaldım. Göremiyordum. Kapıyı zar zor kapattım, görme yetimi geri kazanmaya çalışırken kapının açıldığını ve içeri bir siluetin girdiğini gördüm. Ardından, bir konuşma sesi duydum: “Ne?! Burada donmamış biri var! Kırmızı kod! Kırmızı kod!”. Dünyanın yavaşça benden uzaklaşıp gittiğini gördüm.
5-6 saat baygın kalmış olmalıyım. Ayıldığımda bir kokpitin içindeydim. Uçak kokpit gibiydi, ama daha teknolojikti. Bir ses duymaya başladım. Telsizde konuşuyordu galiba. Dinlemeye başladım: “hayır, o kaçtı. Bulamıyoruz. Zaman makinesinin etkisi duruyor. Bu dünyanın sonunu getirebilir… Zaman makinesinin etkisi geçmeden ONU BULUN!”. Dünyanın yine uzaklaştığını hissettim.