Bir zamanlar ismi Shaco olan, suçlarıyla ünlü bir sihirbaz varmış. Bu sihirbaz soytarı gibi giyinir ve akıl almaz derecede dahice tekniklerle banka soyardı. Shaco bir sabah her zamanki gibi uyandı, duşunu aldı, soytarı kıyafetini giydi ve makyajını yaptı. Shaco her aman abartı bir makyaj yapardı. Kimisi yüzü görünmesin diye yaptığını, kimisi ise Shaco’nun psikolojik problemlerini makyaja vurduğunu söyler. Fakat ben bu makyajı hep ürkütücü bir gülümseme takınmak için yaptığını düşünüyorum. Peki onu neden bu kadar iyi tanıyorum, bilmek ister misiniz?
Onu ilk gördüğümde bir bankayı patlatmak için bankanın girişine dinamit yerleştiriyordu. Ona “hey, sen ne yaptığını sanıyorsun? Hem bu kılık ne?” diye sordum. Bana bakıp sinsice gülümsedi. Normalde insanların gülümsemesinden her şey anlaşılır. Yaşı, kişiliği, duyguları… Gülümsemenin sahte olup olmadığı normalde söylenebilir. Ama bu Shaco için geçerli değildi. Shaco ne kadar içten gülümsüyor olsa da, duygularını okuyamıyordum. Daha sonra ağzını açtı ve “Buradan git çocuk. Çünkü burası birazdan ne olacak biliyor musun? BOOMMM OLACAK İŞTE!” dedi ve delice bir kahkaha basarken solucan dansı yapmaya başladı. İçimdeki ürperti iliklerime işlemişti. “Hadi çocuk, git işte. Sen de mi bom olmak istiyorsun yoksa?” kafamı iki yana sallayıp bankadan olabildiğince uzaklaştım ve olanları biraz olsun hafifletmek için bir bara girdim. Kendime bir bol köpüklü bira istedim. Tam olarak istediğim şekilde servis edildi. O buzlu biradan tam bir yudum alacakken bir patlama sesi duydum. Yerimden zıpladım ve bardaki herkes kaçışmaya başladı. Yerimizde duranlar sadece ben ve barmendi. “Neden kaçmıyorsun? Shaco şu an bir bankaya saldırıyor, farkındasındır umarım” dedi bir yandan bir bardağı kirli bir mendille silerken. Olaylardan haberdar olduğumu ve Shacoyu dinamitleri yerleştirirken gördüğümü söyledim. “Ne? Peki nasıl hala hayattasın? Shaco seni çoktan öldürmüş olmalıydı” “Eşek şansı sanırım” dedim ve gergin bir şekilde kıkırdadım. Daha sonra kapı açıldı ve içeri sivri ayakkabılı, abartı makyajlı ve soytarı kılıklı ve kısa boylu birisi girdi. Bu Shacoydu. Korkunun etkisiyle kaskatı kesildim. Shaco bana yaklaştı ve sordu: “Neden bu kadar ciddisin?” daha sonra suratımı hafifçe pohpohladı ve yanıma oturdu. Daha sonra barmenle havadan sudan konuşmaya başladılar.
– Ooo, Shaco Bey uğrar mıydı bize hiç ya?
– Tabi uğrarız, suç ortağımsın o kadar
Araya girdim.
-Bir dakika, ne? SEN SHACONUN SUÇ ORTAĞI MISIN?!
Ortalık bir an sessizleşti ve daha sonra ikisi de kahkaha atmaya başladılar. Daha sonra barmen bir anda yok oldu.
– Bay barmen, nereye gittiniz? Bir bira daha isteyecektim de.
– Barmen hiç burada olmadı ki salak. O benim gelişmiş klon illüzyonumdu.
Ne duyduklarıma, ne de gördüklerime inanmak istiyordum. Anında konuyu değiştirdim.
-Neden banka soyuyorsun?
-Sen bir sihirbaz olsan ne yapardın?
– Ben bir sihirbaz olsaydım insanları eğlendirir ve bundan para kazanırdım
– Ben de aynı işi yapıyorum. Tek fark insanlar değil tek bir insan eğleniyor. Karşılığında da tonlarca para alıyorum.
– Tamam da iyi birisi olmak varken neden kötü olmayı seçtin?
– Buna daha sonra cevap veririm. Bir sihir gösterisi görmek ister misin?
– Hayır.
– Ah, hadi ama.
– Peki, peki. Sadece bir tane.
– Bir varım, bir yokum!
Ve görünmez oldu. Beni zaten en başından etkilemişti. Ama artık bana bir soyguncu değil, daha çok bir arkadaş gibi yaklaşmaya başlamıştı. Daha sonra bana bi anda suç ortağım olmak ister misin diye sordu. Hayır diyemezdim. Beni oracıkta katlederdi. O gün bu gündür Shaco ile banka soyuyorum.