Karanlıktı… Yolda ilerliyordum. Bir ışık gördüm ve oraya doğru ilerlemeye başladım. Bir de ne göreyim! Dev binalar, uçan arabalar, robotlar… Kafam iyice karışmıştı. Pencereden etrafa bakarken bir de ne göreyim! Yıl 2070. Bunca yıl ben kuyudayken mi geçti? Hem öyleyse ben neden yaşlanmadım? Tam o sırada pencerenin kenarında bir yazı gördüm: Gelecek penceresi. Kuyudan çıkamazdım ne de olsa çok karanlıktı ben de pencereden içeri girmeye karar verdim. Biraz küçüktü ama sonunda girdim. Her yer çok güzeldi ve teknoloji en üst düzeydeydi fakat etrafa bakarken bir şey dikkatimi çekti. Dev boyutlarda elektronik olan bir şeydi bu. Yakınlaşmaya karar verdim. Bunlar hava üflüyordu fakat neden? Tam o sırada bu cihazla uğraşan bir robot gördüm ve ona sordum. Önce biraz uzaklaştı benden. Sanırım kıyafetlerim o dönem için pek alışıldık değildi. Sonra beni taradı ve tehlikeli olmadığımı anlayınca cevap verdi. Söylediğine göre bu artık tüm dünyada varmış. Her yerinde, her evde, her odasında çünkü bunlar oksijen püskürtüyormuş! Bu kadar bina için tüm ormanlar kesilmiş ve ağaç kalmamış. Bu cihazlarda ağacın görevini yapıyormuş. Buna bir çözüm bulmalıydım ve burada kalmalıydım. Önce yerleşmeye başladım. Kaydımı yaptırdım ülkeye, ev aldım. Kıyafetlerimi değiştirdim. Çantamı boşaltırken bir de ne göreyim! Kuyuya düşerken tutunduğum dalın bir kısmı. Bu işe yarardı. Dünyayı kurtarabilirdi. Hemen boş bir toprak buldum ama tabi üstündeki süsleri kaldırmak zorunda kaldım. Küçük fidanımı diktim ve her gün sulamaya başladım. Bakanın desteği ile kısa bir zamanda büyüttük. Kökünden binlerce ağaç daha yaptık. On sene sonra 2080’de burası artık yemyeşil olmuştu.
Geleceğe Bakarken
(Visited 17 times, 1 visits today)