Kusurlar

Bir yere kadar kusurları görmeyi marifet sayıyor insan evet ama bundan daha üstün bir meziyet vardır ki o da kusurları kabul etmektir. Varsayalım ki birini çok seviyorsunuz, bu hayatta ondan daha çok sevdiğiniz tek bir kişi bile yok. Fakat bir gün o kişinin kusurlarıyla yüzleştiniz diyelim, o kişiyi hala eskisi gibi sevebilir misiniz? Eğer cevabınız evet ise benimle aynı fikirdesiniz demektir: Bir kişiyi sevdiğinizde onu kusurlarıyla kabul edersiniz. Ancak bu demek değildir ki o kişinin kusurlarını görmezden geliyorsunuz. Bazı insanlar bunu da marifet sayabilir ama tam aksine bu insan ilişkilerinde sağlıksız temeller atılmasına sebep olabilir. Bu gibi durumlarda sağlam olmayan temeller üzerine atılan adımlar, en ufak bir yanlış harekette bütün ilişkiyi sarsabilir.

Ne kusurları görmek ne de görmezden gelmek birer marifettir. Kusurları görmeyi marifetten sayanlar bir noktadan sonra karşılarına çıkan her insanda ve durumda kısacası her şeyde bir kusur ararlar. İstediklerini bulana kadar devam edebilirler veya bulamadıkları durumlarda da illa bir kusur olduğuna dair paranoya yapabilirler. Bunun yanı sıra kusurları görmezden gelmeyi seçenler ise karşılarına çıkan engelleri yok sayarak kendilerine sahte ve güvenilmez bir huzur ve mutluluk ortamı yaratırlar. Bir kere bunun farkına vardıklarında ne kadar rahat olduklarını düşünüp buna devam ederler. Sahte de olsa huzurlu ve mutlu bir ortam ve bu ortamın sağladığı kolaylıklar elbette ki daha cazip gelir insana. Yalnızca görmezden geldikleri engele takılıp tökezleyene kadar. O engelden her ne kadar kaçsalar da tekrardan karşılarına çıktığında düşmekten kaçış yoktur. Sonuçta görmediğiniz veya görmek istemediğiniz bir tümsekten atlamak düşündüğünüzden daha zordur. 

Şimdi gelelim asıl meziyete: Kusurları kabul etmek. Daha önceden verdiğim örnekteki gibi, bir insanı koşulsuz sevmek onu kusurlarına rağmen kabul etmektir. Elbette ki yalnızca insanlar için geçerli değil bu durum. Herhangi bir olayda kendinizi sahte bir şeyin içinde bulmak veya kendinizi kandırmak istemiyorsanız karşınızdaki her neyse -bir kişi, olay veya durum-, sağlıksız boyutta olmayan, tüm kusurlarıyla kabul etmeli ve gerçeklerle yüzleşmelisiniz. Eğer gerçekleri kabul edebiliyorsanız işte asıl marifete sahipsiniz demektir. Fakat kusurlar ve gerçekler insanı korkutabilir ve bu çok normaldir. Belki de kusurları görmeyi marifet sananların sebebi de korkularıdır. Korkularını yenerek kusurlarla yüz yüze geldiklerinde bunu kolaylıkla marifet sanabilirler. Veya bundan tamamen bağımsız ve farklı gerekçeleri vardır belki. Yüzleşemedikleri gerçekleri ve kusurları ortaya bırakıp giderek onlardan kaçıyor olabilir bazıları. Ya bu kadar komplike düşünmemize gerek yoksa? Bazı insanlar yalnızca eleştiriyi sever. Hiç düşünmeden, ne var ne yoksa eleştirir ve bundan zevk alırlar. Ya kusurları görmeyi marifet sananların tek sebebi bu kadar basitse? Olabilir tabii. 

Kısaca her şeyi toparlayacak olursak, kusurları görmek kadar onları kabul etmek de önemlidir. Kabul edemediğiniz ve yok saydığınız kusurları yalnızca görüp geçmek sanılanın aksine ne marifet ne de meziyettir. Kusurları kabul etmek her koşulda iyi bir sonuç vermese bile, aşırıya kaçmadığınız sürece, gerçeğe yaklaşmanıza ve belki de mutlu ve huzurlu bir yaşama kavuşmanıza yardımcı olur.

(Visited 135 times, 1 visits today)