İnsanların hayatları boyunca geçimlerini sağlayabilmek için yaptıkları sürekli işe meslek denir ve hayatımızın çoğu alanında olduğu gibi mesleklerde de cinsiyet ayrımı görülmektedir. Her ne kadar insanların cinsiyetleri ile birlikte hareket kabiliyetleri, vücut şekilleri ve güçleri gibi belirli özellikleri doğuştan farklı olsa da mesleklere karşı yapılan cinsiyet ayrımı farklı bir hâl almış bulunmaktadır.
Eski zamanlarda kadın ve erkek fizyolojisinin farklılığından dolayı erkeklerin güç gerektiren işleri daha kolay yapabilmeleri sebebiyle; güç gerektiren işler erkek mesleği, güç gerektirmeyen işler ise kadın mesleği olarak görülürdü. Ancak günümüzde teknolojinin gelişmesi ve makineleşme ile birlikte çoğu meslek hem kadınların hem de erkeklerin yapabileceği bir düzeye ulaşmış bulunmakta. Bu imkanlar ve eşit şartlara rağmen her iki cinsiyet de kolaylıkla yapabilecek olsa da bazı meslekler toplumda cinsiyetlerle bağdaştırılmış bulunmakta. Örneğin; öğretmenlik, hosteslik ve hemşirelik kadın meslekleri olarak nitelendirilirken inşaat mühendisliği, şoförlük ve doktorluk erkek meslekleri olarak görülüyor. Ayrıca, genelde daha statülü, yüksek ücretli ve güvenceli meslekleri erkeklerin yapması toplum tarafından ‘uygun görüldüğü’ için, bir işin başına bir kadın geçtiği taktirde o kadına “bu işi beceremez” önyargısıyla da yaklaşılabiliyor.
Bir iş için aynı eğitimi almış ve aynı becerilere sahip bir kadın ve bir erkek arasında hiçbir fark yoktur, ikisi de aynı işi aynı kalitede yapabilirler. Ya da aynı işi yapıp farklı sonuçlar çıkartan bir kadın ve erkeğin yaptıkları işteki başarılarını etkileyen faktör, onların cinsiyetleri değildir. Toplumda geçmişte oluşmuş olan ve hala varlığını sürdüren bu önyargı, genellikle eğitimsiz insanlarda bulunur. Çünkü temel eğitimlerini tamamlamış her birey, kadınların ve erkeklerin fizyolojik farklılıklarını bildiği gibi, haklarının ve özgürlüklerinin aynı olduğunu da bilir. Peki aynı mesleği yapan iki farklı cinsiyete nasıl davranılmalı?
Bazı meslek gruplarında o mesleği yapan kadınlara ve erkeklere farklı şeyler denilmektedir. Mesela kadınlara hemşire denirken erkeklere hemşir, erkeklere müdür denirken kadınlara müdüre denilmesi gibi birçok örnek vardır. Bu durum da her ne kadar yanlış olsa da zaten var olan bir önyargıyı daha da arttırıyor. Yukarda belirttiğim gibi kadınlar daha düşük statülü ve otorite gerektirmeyen işlerle daha çok bağdaştırıldığı için bir meslekte meslek grubunun isminin ikiye ayrılması bu durumu iki katına çıkarıyor. Oysaki yapmış oldukları iş aynı.
İki cinsiyetin de yaptıkları işte kendilerine duyulan saygının ve otoritelerinin eşit seviyede olmasıyla özgüvenlerinin artacağından, yaptıkları işin kalitesi de artacak ve topluma daha yararlı bireyler haline geleceklerdir. Yani aslında insanlar karşılarındaki insanı cinsiyeti sebebiyle bir işte yetersiz görerek aslında farkında olmadan kendilerine sunulan hizmetin kalitesini düşürmektedirler. Bundan kurtulup her bireyi daha etkili çalışır hale getirmek de yine insanlara önyargısız yaklaşmaya başlayarak bizim elimizde olabilir.