Hayat gizemlerle doludur. Kimi zaman şaşırtıcı kimi zaman zorlayıcı anlarımız vardır hepimizin. Bu yaşamımızı farklılaştıran ve güzelleştiren bir etkendir. Peki bu gizemleri insan bir öğretici olmadan çözebilir mi?
Hepimizin bazen kendimize güvenemediği başarılı olabileceğimize inanmadığımız anlarımız olur ve bu gayet doğaldır. Çünkü bilinmez insanı korkutur ve onu mecburi bir keşfetmeye sürükler. Mecbur kalınan, ölümcül olmayan bilinmez ;her zaman kişiyi dolaylı olarak toplumu geliştirir, çünkü başka bir ihtimal yoktur. Algılarımız bilinmeyenin imkansız bir düzenek olduğunu da düşündürebilir (ki senaryo çoğu zaman böyle işler). Bilinmeyenden insan o kadar korkar ki korkusu ona acı verir. Bu durum sonucu bir keşif olur , keşfedilen şeyin büyüklüğü küçüklüğü ,yararı zararı tartışılmadan insan keşfi kendi lehine kullanmaya çalışır çünkü “yeni” her zaman insanlığa muhtemel bir katkıdır.
İnsanlar gelişim gösterir ,keşifler yapar ;her buluş bir diğerinin kaynağı olur bu şekilde insanlık gelişir. Filozof Aristoteles, “İnsan düşünen bir hayvandır.” diye boşuna söylememiş. Düşünmeyi atarsak, geriye hayvan kalır ki hayvanlar aleminde gelişim yoktur; düzenli sirkülasyon gerçekleşir. İnsanların farklı olması sebebi tam da budur: insanlık değişir ,gelişir ,keşfeder, üretir…
Hayatı boyunca insan sürekli bilinmezlerle karşılaşır ve bu bilinmezleri elinde olan kaynak bilgileri kullanarak çözümler. Bunu öğretici olsa da yapabilir olmasa da. Bu durum ilk insanlarda da gayet bariz, ilk insanların temel olarak sahip oldukları bir bilgi kaynağı olmamasına rağmen bu insanlar deneyerek araştırarak ihtiyaçlarını gidermişlerdir.
Elbette, bu keşifleri kolay geçekleştirmediler. Örneğin ateşin keşfini ele alırsak; 1.42 milyon yıl önce sürtünme kuvvetini ne olduğu nasıl kullanılabileceği doğal olarak günümüzde ki kadar net açıklanamamıştı buna rağmen avcı toplayıcılar ,Homo erectuslar, ateşi bilinçli bir şekilde kullanabildiler. Neolitik Çağ insanı ateş hakkında o kadar bilgisizdi ki dinler öncesi dönemde yaşayan kimi topluluklar ateşi kutsallaştırmışlardı .Bunun başka bir örneği, Yunan mitolojisinde popüler bir hikayede Prometheus ateşi çalarak insanoğluna hediye etmesi ve Zeus tarafından cezalandırılarak bir dağa zincirlenmesidir. Neolitik Çağ bilgisizliği ateşi bilinmez dolayısıyla korkulan bir kavram haline getirdi fakat merak ve korku duyguları baskın geldi; deneyerek , araştırarak belki de yanlışıkla ateşi muhafaza etmeyi sonradan ise üretmeyi başardılar.-Bu dönem de yaklaşık olarak Homo erectuslar dönemine denk gelir.-
Görebileceğimiz gibi insanlar oldukça uzun bir dönemde ateşi kontrol altına alıp üretmeyi başardılar. Eğer bilgi aktarımı olmasaydı, her doğan birey sıfırdan başlasaydı ,insanlık asla ateşi kontrol altına alamaz veya üretemezdi. Bazı keşifler için bir insanın ömrü yetmez , yüzlerce, binlerce insan ömrü toplamında sonuç alınabilir. Bu yüzden bilgi aktarımı insanlık için büyük önem taşır.
Yani insanlar öğretici bir kaynak olmadan da öğrenebilir fakat bilgi aktarımı olmadan bütün insanlar hayatları boyunca yaklaşık olarak aynı seviyede gelişir. Aksi halde yani şu anki düzende insan gelişmek için her zaman atasından kazandığı bilgileri kullanır , hiç bir bilgi olmaması durumunda bilinmeze adım atar ve sıfırdan keşfeder. Sonuç olarak sorunun cevabı evet’tir , insan öğretici kaynak olmadan öğrenebilir.