Genç çocuk heyecandan yerinde duramıyordu, onun için bu günün önemi çok büyüktü. Dedesi bir kaç hafta önceden bugün için ona evlerinin arkasındaki ormanlık alanı gezdireceğine dair söz vermişti. Çocuk kendini bildi bileli böyle şeylere karşı hep ilgiliydi. Yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyordu ve bir gün kendisinin de yeni bir şey bulacağına inanıyordu. O da Kristof Kolomb gibi uzak diyarlara açılmak ve yeni yerler keşfetmek istiyordu. Dedesi de bu isteğin başından beri farkındaydı ve torunun en büyük destekçisiydi. Onun bu ilgisinin kaybolmaması için sürekli yeni aktiviteler bulurdu ve bu da torununun hevesinin ve isteğinin artmasına sebebiyet verirdi. Bugünkü yapacakları aktivite ise evlerinin biraz arkasında olan ormanlık alanı incelemekti. Çocuk oranın insanlar tarafından çoktan keşfedilmiş olduğunu biliyordu ama en azından insan eli değmemiş o yüzden incelemeye değer diye düşünüyordu. Dedesini bekleyen çocuk daha fazla dayanamayacaktı, dedesi biraz süre daha gelmezse tek başına ya da belki bir sopayla vahşi doğaya doğru açılacaktı. Hiç sabırlı bir çocuk değildi ve bu kadar yapmak istediği bir şeyi bu kadar beklemesi onun için çok zor bir durumdu gerçekten.
Genç çocuk diktiği gözü ve verdiği dikkatiyle saatin yelkovanının tek tek ilerleyişini ve zamanın nasıl geçtiğini izliyordu. O sırada onu bu durumdan kurtaran ve yerinde aniden sıçrayıp koşmasına neden olan şey kapı zilinin sesiydi. Dedesi gelmişti sonunda. Evdeki herkesten önce davranıp kapıyı açtığında ayakkabılarını giyinmeye başladı ve heyecandan dedesini davet etmeyi bile unuttu. Annesi kapıya gelip ayıplarcasına bir bakış attıktan sonra dedesini içeriye davet ettikten sonra ise dedesiyle çok işi olduğunu söyleyip elinden tuttuğu gibi yürümeye başladı küçük çocuk. Dedesi onu zaten bekletmişti ve biraz daha zaman kaybı istemiyordu. Yolda torunuyla sohbet eden adam ise çocuğun heyecanını gözlerinden okuyabiliyordu ve bunun için adımlarını hızlandırıp ormana en kısa zaman içerisinde varmayı umuyordu.
Sonunda genç çocuğun sabahtan beri beklediği gibi ormana ulaşmışlardı. Çocuk kendini Kristof Kolomb gibi hayal etti o an için . Sanki daha önce hiç bir insanın bulmadığı, gitmediği, yaşamadığı bir yeri o bulmuş gibi. Hızlıca gözlerini etrafta gezdirdi ama bir şeyler onu rahatsız etmişti. Her yerde çöp vardı, hatta ormanda mı çöp vardı yoksa çöplükte mi orman vardı bilemedi çocuk. Hayali buraya kadardı işte çünkü insanlar daha önceden burayı bulmuş, gitmiş ve kirletmişti. Çöplerini her yere saçmışlardı ve aslında yaşam olanları olan bu gezegeni ne kadar kirlettiklerinin farkında değillerdi. Dedesi de bu görüntüden soğumuştu ve torunun da aynısını hissetmesinden korktu. Ama tam tersine genç çocuk daha da heveslendi, yeni bir keşif yapamasa bile var olan yerleri korumak için elinden geleni yapacağını söyledi gururla dedesine.