Saf Özgürlük

  Uyandım bugün doğum günümdü ama yalnız yaşıyordum ve hiçbir arkadaşım yoktu.Bu yüzden doğum günümü kutlayan kimse yoktu ama ailemi kaybettikten sonra her yılım böyle geçmişti ve buna alışmıştım.Bi an derste ‘’Keşke görünmez olsamda şuradan def olup gitsem’’ dedim.Eve gittim ve yemek yedim tabi çok fazla param yoktu bu yüzden sadece pilav yedim. 

  Bir sonraki gün geldi ve uyandım ama bir şeyler garipti.Kollarım mı yoktu yoksa düzgün beslenmemekten görüşüm mü bozulmuştu?Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim ve aynaya baktım.Baktım.Bir daha baktım ama kendimi göremedim.Gözlerim benle dalga geçmiyordu.Gerçekten görünmez mi olmuştum?Odama gittim ve şizofreni ilaçlarımı aldım ama hala görünmezdim.Görünmez olmanın imkansız olması gerekmiyormuydu?Teknik olarak gözlerimizin görmesi için ışığın göze ulaşması lazım ama görünmez olursak ışık içimizden geçerdi.Peri masalları ve onlara inanmak için fazla büyüktüm bu yüzden komşumun evine gittim ve ona nasıl göründüğümü sordum ama cevap vermedi ve tekrar sordum sonuçta beni duymamış olabilirdi.Yine cevap gelmedi ve gerçekten endişelenmeye başladım.Aklıma bir fikir geldi.Bir markete gittim ve biraz para çaldım ve kasada beklemeye başladım.Kasiyer elinde sonunda gelip beni uyarcaktı değil mi?Elimdeki para,para yok olmuştu istersem cisimleri de mi yok edebiliyordum?Demek bu yüzden üstümdeki giysiler de görünmez olmuştu.Şunu fark ettim,eğer görünmez isem bana bu dakikadan sonra hesap soracak kimse yoktu.Tabi ulaşım araçlarını kullanamıyodum ya da araba süremiyordum ama yaşadığım yere yakın bir havalimanı vardı ve düşündüğünüz şeyi yaptım.Havalimanına yürüdüm ve güzel bir uçak buldum elimi kolumu sallayarak uçağa bindim.Uçak Fransa’ya gidiyordu ve kayb edecek hiçbirşeyim yoktu o yüzden en fazla ne olabilirki diye düşünüp yolculuğa çıktım.Uçakta fark edilmemek için saklanmayı düşünüyordum fakat en pahalı ön koltukların hepsi boştu ve en öne oturdum.Fransa’ya vardığımızda uçaktan ilk kişi olarak indim ve aman Tanrım Fransa’nın havalimanı bile farklıydı.Hava bile dedikleri gibi aşk kokuyordu.En sevdiğim yerlere Eyfel Kulesine,Louvre Müzesine veya Disneyland’e gidebilirdim.Tabi Disneyland için fazla büyümüştüm ama peri masalları için belki fazla büyümüş olmayabilirdim.Kendi ülkemden bir grup buldum ve onları takip etmeye başladım.Kaptan bize Disneyland dışındaki her yeri gezdirdi.Fransa gerçekten çok güzeldi ama herkes sevgilileriyleydi ve ben tektim.Gece yaklaşıyordu o yüzden rasgele bir çiftin otel odasına gittim ve ikilinin zenginliğinden dolayı oda birinci sınıf en lüks odalardan biriydi.Odada biraz durduktan sonra Fransa’nın güzel sokaklarına atı verdim kendimi,belki otelde kalabilirdim ama hem acıkmış hem de biraz gezmek istiyordum.Bir markete girdim birkaç atıştırmalık alıp bir bankta yemeye başladım.Etrafta gezerken eski hayatımın o kadar da yalnızlık içinde olmadığını fark ettim ve artık geri dönmenin zamanı gelmişti.Markete geri gidip Fransa haritası aldım ve havalimanını buldum.Havalimanı fazlasıyla uzaktı ve ulaşım aracı kullanamadığım için yürüyerek gitmek zorundaydım.Yürüdüm,yürüdüm ama hala çok uzaktı.Kendimibir yaprağa ulaşmaya çalışan bir salyangoz gibi hissediyordum.Neredeyse güneş doğacaktı ve yeni ulaşmıştım.Büyük panelden Romanya’ya kendi ülkeme giden uçaklara baktım ve neredeyse kalkacak olan bir uçak gördüm.Herşeyi hızlıca geçtim ve uçağa ulaştım. 

  Günün sonunda eve geldim ve yatağıma uzanıp derin bir nefes aldım.Çocukluğumdan beri bu kadar eylenmemiştim.Sonra görünmez olduğum aynaya gittim ve kendime son bir defa baktım.Bir dakika aynada sonunda bir şeyler gözüküyordu.Acaba her şey normale mi dönüştü? 

(Visited 19 times, 1 visits today)