Besinler yaşamın temel kaynağıdır. Vücudumuzun yapı taşları yediğimiz yemeklerden oluşur. Bir bebek doğduğu andan itibaren ilk önce anne sütü ile hem hastalıklara korunmak için, hem de besin olarak, daha sonra değişik yemek türlerinden aldığı vitaminler, mineraller, karbonhidratlar ve proteinler ile büyür ve gelişir. Sağlıklı bir vücuda sahip olabilmek için hem gerekli olan bütün besin kaynaklarını tüketmek gerekir hem de bunları yeterli bir oranda tüketmek gerekir. “Biz yediğimiz şeyiz” derken bunun kelimesi kelimesine ifade etmiş oluyoruz. Tükettiğimiz her şey bizi oluşturuyor. Sadece kaslarımızı ve iskelet sistemimizi değil ama tüm organlarımızı ve diğer sistemlerimizin fonksiyonlarını da belirliyor. Yediğimiz şeyler bizi düşündüğümüzden daha çok etkiliyor. Ruh halimizdeki iniş çıkışlar sadece bir diyet farklılığından bile etkilenebilir. Uzun bir süre boyunca dengesiz beslenilirse sadece fiziksel olarak değil ama ruhsal olarak da depresyon ve anksiyete gibi semptomlar gösterebiliriz. Bu yüzden yediklerimiz bizim için çok önemli.
Çikolata işe burada giriyor. Çikolata tatlı bir besindir. Bol bol şeker içerir. Şeker beyinde diğer besinlerden çok daha farklı bir tepki yaratıyor. Serotonin gibi hormonların salgılanmasını sağlayarak kısa süreli bir mutluluk verir bize. Bu da aslında yediğimiz şeyin vücudumuzda ve davranışlarımızda belirgin bir etkisi olduğunu gösterir; daha enerjik ve canlı hissederiz ve aynı anda mutlu ve motive oluruz. Bayramlarda ve özel günlerde, insanların birbirine şeker ve çikolata ikram etmeleri bunun en güzel örneğidir: çünkü insanlar çikolata veya şeker yediğinde olağanüstü mutlu olurlar. Ama çikolata gibi şekerli besinleri çok fazla tüketirsek uzun vadedede etkileri olumsuz olabilir; vücudumuzda bağımlılık yaratabilir. Neredeyse su ihtiyacı gibi bir şeker isteği oluşabilir. Eğer böyle bir durum oluşursa ve mutluluğumuzu sadece şekerli besinlerden alırsak, sadece azıcık alınması gereken bu besinlerden daha aşırı miktarlarda yemeye başlarız ve vücudumuzda negatif etkiler görmeye başlayabiliriz. Şekerli bir besin almayınca sinirli ve üzgün oluruz. Bazen aç olmadığımız halde şekerli bir şey tüketmediğimiz için hala boş ve aç hissedebiliriz. Bu da bizim gün içinde performans ve davranışlarımızı olumsuz etkileyebilir.
Çikolata örneğinden de anlaşılabileceği gibi aldığımız besinler doğrudan vücudumuzu ve davranışlarımızı etkiler. Benzer bir şekilde toksik kimyasallar içeren, sağlıksız koşullarda üretilmiş yiyecekler vücudumuza yavaş yavaş zarar verir. Çevre kirliliği de direk besinler aracılığıyla vücudumuza zarar vermektedir.
Ne yediğimiz çok önemli. Bazen yediğimiz veya yemediğimiz bizi gerçekten farklı birine dönüştürebiliyor. Bir gün yeterince su içmeyince başımız ağrıyabilir veya fazla karbonhidrat yiyince uykumuz gelebilir. Çok fazla kafein veya C vitamini alırsak akşam uyuyamayabiliriz ver bir sonraki gün çok yorgun ve yavaş refleksle hareket ederiz. Bu yüzden aldığımız besinleri güzelce seçip, mineral, vitamin, protein ve enerji gibi her gereğimizi karşılayacak şekilde öğünler yemeliyiz.