Oyuncakçı usta çocukları çok sevmesine rağmen hiç çocuğu yokmuş. Bu yüzden kendine tahtadan bir oyuncak yapmaya karar vermiş. Başlamış oğlunu yapmaya. Oyuncak bittiğinde sanki canlı gibiymiş. Oğluna Pinokyo adını koymuş. Oyuncağın hareket ettiğini fark etmiş ve çok şaşırmış. Oğlu sanki canlanmıştı. Çok mutlu olmuştu.
Onunla her yere gitmek istedi ama ilk önce onu okula göndermesi gerekiyordu. Bu yüzden ertesi sabah ceketini satıp ona okul eşyaları aldı.
Pinokyo eşyalarını çantasına koyup okul yolunu tuttu. Yolda giderken yanından sirk geçtiği için dikkatini çekip okul yerine bütün gününü sirkte geçirmiş. Eve geldiğinde babası hemen gelip okulda ilk günün nasıl geçtiğini sormuş. Pinokyo’da çok arkadaşı olduğunu söylemiş. Yalan söylediği için Pinokyo’nun burnu uzamış. Usta da ne olduğunu hiç anlamamış. Pinokyo doğruyu söyleseydi bir daha sirke gidemezdi. Bu yüzden cesaret edip doğruyu söyleyememişti.
Sabaha karsı uyandığında baş ucunda güzeller güzeli bir kız duruyordu. Ben iyilik perisiyim, sana bir şans verdim, cansız bir oyuncak iken seni canlı bir çocuğa çevirdim demiş. Baban çok iyi kalpli bir kişi, gündüz sen uyanmadan ceketini satıp sana okul eşyaları aldı demiş. Ama sen babana yalan söyledin demiş cialis online pharmacy.
Pinokyo yaptığına pişman olmuş. Bir daha yalan söylemeyeceğine söz vermiş. Beni babamdan ayırma demiş. Peri duymak istediklerini duymuş. Peri giderken Pinokyo’nun tahta kalbine iyilik ve dürüstlük bırakmış.