“Kalbe giden yol mideden geçer” sık sık kullanılan bu cümlenin ne kadar doğruluğu var? Kendi deneyimimde insanlara kendini sevdirmek için yemek yapmak olumlu sonuçlar veriyor. Tabii yemeği ne kadar iyi yaptığınıza bağlı olabilir bu sonuç. Tatlı pişirmek beni şimdiye kadar yüzüstü bırakmadı. Özellikle bolca çikolata içeren “brownie” ve keklerim hep gönülleri çalmayı başardı. Peki neden gönlümüz yediğimiz şeylere bağlı? Modumuzu nasıl etkiliyor yediklerimiz? Bizi hep olumlu mu etkiler yemek yemek?
Çikolata… Ya çok seversiniz ya da ağzınıza sürmek dahi istemezsiniz. Çikolata sadece çocuk ve gençlerin bağımlılığı değil çoğu yetişkin de bayılarak çikolata yiyor. Çikolata günümüzde binlerce farklı şekilde tüketiliyor. Bunlardan en sağlıklısının bitter olduğuna çoğu kişi hemfikir. Hatta günde bir parça bitter çikolatanın yararlı olduğu bile söyleniyor. Bence de yararlı olabilir ancak günde bir parça ile sınırlandırmak ne kadar gerçekçi bilemiyorum. Ben bir paket alıyorsam o paketi bir oturuşta bitiriyorum. Çikolatayı bu kadar sevilen ve yararlı bir yiyecek olarak görmemizin nedenleri neler? Yemek yemek stres yönetimi için kullandığımız yöntemlerden biri olduğundan çikolata gibi tadı da güzel bir yiyecek bizi iyi hissedilebiliyor. Ayrıca çikolatanın içinde farklı kimyasallar modumuzu yükseltebilir. Phenylethylamine çikolatanın içindeki antidepresan etkisi gösteren ve aşık olduğumuzda beynimizin oluşturduğu kimyasallardan birisidir. Tryptophan da çikolatanın içinde bulunan serotonin üretimine katkı sağlayan bir kimyasaldır. Ancak bu kimyasalların çoğu beyne ulaşmadan sindirilmekte olduğu için kimyasalların çikolatanın verdiği mutluluk etkisinde oynadığı rol çok azdır. Toplumda çikolata ve mutluluk eşleştirildiği için de böyle bir algı geliştirmiş olabilir. Tabii bu çikolata firmalarının da uzun süre önce aklımıza soktuğu bir fikir olabilir. Ah güzel kapitalizm…
Çikolata yanı sıra diyetimizdeki tüm yiyecekler nasıl hissettiğimizi değiştirebilecek güce sahiptir. Japon yemek kültürüne baktığımızda hem yaşam beklentisi hem de depresyon riskini azaltan bir diyetle karşılaşıyoruz. Günlük yediğiniz şeyler o günün modunu tamamen kontrol edebiliyor mu? Ben kendimden düşününce her ağzıma koyduğumun bir sonucu olduğunu fark ediyorum. Siz de bir kendinizi düşünün, sağlıklı yemeğe çalıştığınızda ve hazır yiyecekleri azalttığınızda daha mobil ve daha mutlu hissetmiyor musunuz? Dışarıda hamburger ve kızartılmış yemekler yedikten sonra üzerime bir tembelllik ve halsizlik çöküyor. Bu öğün sonrasında fiziksel aktivitem çok azalıyor. Aşırı yağlı ve tuzlu hazır yemek yiyince vücudum adeta isyana giriyor. Fiziksel aktivite de sadece vücudumuz için değil mental sağlığımız için de çok kritik bir parça. Lina Begdache 2017 yılında bir çalışmada 30 yaşının altındaki bireylerin diyetleriyle mental sağlıklarının nasıl değiştiğini gözlemliyor. Bu çalışma sonucu sağlıklı beslenmenin mental sağlıkta olumlu bir etkisi olduğu sonucuna varıyor.
Vücudumuzdan ve hayatımızdan sadece bir tanesine sahibiz. Bu vücuda ve hayata iyi bakmak mutluluğumuzu da arttırabilir. Eğlenmeyi unutmayarak dengede bir beslenme planı izlemek hem mental hem de fiziksel sağlığımız için en iyisi gibi görünüyor. Arada bir çikolata yiyerek modunuzu yükseltmeyi unutmayın!