Ruhsal Açlık

İnsanın temel fizyolojik ihtiyaçlarının başında beslenme gelir. Sağlıklı olabilmek için yeterli ve dengeli beslenmek gerekir. Tüketilen besinler hem fiziksel sağlığımızı hem de ruh sağlığımızı etkilemektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar sağlıklı beslenmenin ruhsal sağlık için temel bir gereklilik olduğunu vurgulamaktadır. Özellikle sabah kahvaltısı yaparak güne başlamanın daha enerjik ve pozitif hissetmenize katkısı vardır. Bunun sebebi ise kan şekerinin dengede kalmasıdır. Güne enerjik ve zinde başlayabilmek için kahvaltı, dikkat etmemiz gereken öğünlerin başında gelir. Çünkü aç kalan vücut stres hormonlarını tetikleyerek agresif olmanıza ve güne yorgun başlamanıza neden olur.

 

Stresli olduğumuzda davranışlarımızı yönlendiren ana faktörlerden biri beslenmemizdir. Duygusal durumumuz yemek yeme şeklimizi değiştirebilir. Stres zamanlarında, çoğu insan rahatlatıcı yiyecekler arar. Özellikle stresli zamanlarda,  yüksek kalorili besinlerin tercih edildiği zamanlarda bazı kişilerde iştah tamamen kaçıyor. Herkesin stresle baş etme şekli farklıdır. Yaşanan duygusal yoğunluğa bir tepki olarak kişi rahatlatan ve stresi azaltan yiyecek arayışına girer.

 

Badem , ceviz ve fındık gibi kuru yemişlerin yağ içeriği fazladır. Bu nedenle bu besinlerden gün içerisinde biraz tüketmek insan sağlığına yararlıdır. Çünkü fazla tüketimi hem kilo hem de damar sağlığı için iyi değil. Ayrıca selenyum önemli bir mineraldir. Kaju ayrıca çok miktarda selenyum içerir. Günde 2 ya da 3 fıstık yemek bile günlük selenyum ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılar. Selenyum, başta Hashimoto hastalığı olmak üzere tiroid hastalıkları olan hastaların iltihaplanmasında önemli rol oynar. Aynı zamanda mutluluk getirir.

 

İkinci sırada süt bazlı olan yoğurt ve kefir gelmektedir. İçerisinde probiyotik bulunan yoğurt ve kefir aslında aynı tür besinlerdir. Sadece kefirde daha fazla maya olduğu için daha fazla probiyotik bulunur. Bu nedenle daha sağlıklıdır. Ayrıca mutlu olmaya yardımcı olan besinlerden biri olduğu için probiyotik kullanılması önerilir. Çünkü vücuttaki stresi azaltan bir besin takviyesidir. Prebiyotikler ise probiyotikleri besleyen yüksek lifli gıdalarda bulunan besinlerdir. Bu nedenle düzenli olarak kuru sebze, tam tahıllı ekmek, sebze yerseniz ve kabuğuyla yenen meyveleri tercih ederseniz, yeterince prebiyotik besin tüketiyorsunuz demektir. Ayrıca B12 vitamini sinir sistemi için önemlidir. Eksikliği depresyon gibi durumlarda da görülebilir. Depresyonda homosistein seviyeleri düşer ve bu da kişiyi mutsuz eder. B12 en çok yoğurt ve kefirden elde edilir. Suyun B12 içeriğinin daha yüksek olduğu bilindiğinden, yoğurdun tadını su ile çıkarmalısınız.

 

Bunca besinin yanında bizlerin hem ruhsal hem de fiziksel sağlığını da bozabilecek besinler bulunmaktadır. Örneğin, kısa vadede geçici mutluluk veren basit karbonhidratlar, uzun vadede beden sağlığını olduğu kadar ruh sağlığını da bozmaktadır.

 

Bu besinlerin en önemlilerinden birisidir protein. Son zamanlarda birçok diyet yüksek protein ve düşük karbonhidrat bulunduracak şekilde uygulanıyor. Serotonin üretimi için gerekli amino asit triptofandır. Yüksek protein tüketimi ile triptofan genellikle diğer amino asitlerle rekabetini kaybeder ve bu da serotonin üretiminin azalmasına neden olur. Hindi eti daha yüksek triptofan içeriğine sahiptir. Bu nedenle hindi proteini tüketmek mutluluğu en az çikolata kadar artırır. Ancak çok fazla protein varsa veya çok fazla kırmızı et yerseniz, hem vücuda sağlık açısından yük bindirir hem de kan-beyin bariyerini aşıp diğer proteinlerle rekabet ettiğinde triptofandan yoksun kalır. Bu nedenle üretilen hormonların üretimi azalır. Sonuç olarak, çok fazla protein tüketmek vücuda aşırı yüklenir ve problemlere neden olur.

 

Yediğimiz her besinin vücudumuza olumlu ya da olumsuz pek çok katkısı bulunmakta. Bu gıdaların çoğunu kararında tüketirsek eğer hem hem ruhsal açıdan kendimi rahatlatır , stresimizi azaltırız , hem de fiziksel açıdan sağlığımızı koruyabilmiş oluruz.

(Visited 18 times, 1 visits today)