Kadın İtfaiyeci mi, Yok Daha Neler!

Mesleklerin cinsiyeti toplum içinde uzun yıllardır kabul görülmüş yazısız kurallardır. Hiçbir yerde bununla ilgili yazılı kanun, kural veya makale bulamazsınız. Yine de belli bir düşünce yapısı küçük yaştan beri hepimizin zihnine yerleşmiştir. Ben hiçbir arka plan vermeden bir doktordan bahsetsem muhtemelen hepimizin aklında bir erkek canlanır. Çünkü kadın doktor olamaz! Değil mi? Aynı erkek hemşirelerin de olamayacağı gibi. İşte istemsizce bilinçaltımızda yaratılmış bu olgular çoğunlukla biz kadınları günlük yaşamımızda olumsuz şekillerde etkilemektedir.

 

Kadınlar 1800’lere kadar okula bile gönderilmiyordu. Evde oturup yemek, örgü, temizlik tarzı şeyler öğretilip erken yaşta evlendiriliyordu. Ve ardından koca evinde yine yemek yapıyor, örgü örüyor ve çocuk bakıyorlardı. Yani kadınlara asla eğitim hakkı, kendilerini geliştirme ve potansiyellerine ulaşma özgürlüğü verilmiyordu. Günümüze bakarsak kadınlar istedikleri eğitimi alabiliyor, çeşitli alanlarda kendilerine iş bulabiliyorlar. Aslında bakılırsa yıllar geçtikçe uzun bir yol kat etmişiz gibi görünüyor. Ancak ne kadar ilerlemiş olsak da gerçek şu ki daha olmamız gereken yerde değiliz ve biz buna rağmen geri gidiyoruz, bilinçlenmiyoruz. 2021 yılı sonlarında yayınlanan Dünya Ekonomik Forumu, dünya ülkelerinin cinsiyet eşitliğine göre sıralandığı Cinsiyet Eşitliği 2021 Raporu’na göre Türkiye, 156 ülke içinde yapılan sıralamada 133’üncü sıradaydı. 2006 yılında yayınlanan aynı konulu raporda ise 105.sırada yer almıştı. Geçen 15 yıl içinde yaşadığımız bu gerileme cinsiyet eşitsizliğinin ülkemizdeki en büyük sorunlardan biri olduğunu gösteriyor. Bu liste hazırlanırken kadınların ekonomiye katılımı, fırsat eşitliği, eğitim imkanı gibi unsurlar ele alındı. Ve Norveç, İsveç, Finlandiya gibi ülkeler listenin başını çekmekteydi. Peki bizim bu ülkelerden ne eksiğimiz var, neden bizim ülkemizdeki insanlar bu adaletsizliğe katlanmak zorunda?

 

Evet bir genelleme yaparsak fiziksel olarak erkeklerin kadınlardan daha iri ve güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu mesleklerdeki cinsiyet ayrımcılığını hiçbir şekilde haklı çıkarmaz. Mesleklerin cinsiyeti olmamalıdır çünkü herkes seçim hakkına sahiptir. Mesleklerin cinsiyeti olmamalıdır çünkü hiç kimse kalıplara konmayı hak etmez. Mesleklerin cinsiyeti olmamalıdır çünkü hiç kimsenin hayatını yönlendiremeyiz. Mesleklerin cinsiyeti olmamalıdır çünkü insanların hayatı kimseyi alakadar etmez ve bunu tartışmak ve savunmak zorunda olmamız bile saçmalıktır.

 

Bu durumun suçlusu tek bir kişi değildir. Bu durumun suçlusu mühendis olmak istediğini söyleyen kız öğrencileri başka bir dala yönlendiren öğretmenlerdir. Bu durumun suçlusu kadından itfaiyeci mi olur diyenlerdir. Bu durumun suçlusu evde çocuk bakan erkek mi olur, erkek adam dediğin eve ekmek getirir diyenlerdir.

 

Yine de bütün bu yorumlara, önyargılara aldırmayan kadınlar çok başarılı yerlere gelmişlerdir. Ancak bir erkeğin 3 adımda ulaşacağı yere kadınlar 10 adımla ulaşırlar. Çünkü çoğunlukla erkekler üstlerinde bir kadının olmasını kendilerine yediremezler, kadınlar iş yerinde kendilerini kanıtlamak, söz sahibi olabilmek için iki katı daha fazla çaba göstermeli, kadın kimliklerinden kurtulup “bir erkek gibi” davranmalılardır. İş ortamını bırakın toplum bile bu başarılı kadınları kabul etmeyebilir. Polis istasyonuna gittiğinizde kadın polisle karşılaşan bir vatandaşın “Ben gerçek bir polis istiyorum” dediğini duyabilirsiniz.

 

Mesleklerin cinsiyeti olmamalıdır çünkü bu önyargılar insanların hayatlarını kısıtlar ve yaşam kalitelerini düşürür. Mesleklere cinsiyet yüklemek kendimizi geliştirmemizi engeller, bu şekilde bindiğimiz dalı keseriz. Yılların getirdiği bu önyargılardan kurtulmak uzun bir süreç olsa da bir yerden başlamalı ve değişim için uğraşmalıyız.

(Visited 7 times, 1 visits today)