Meslek, insan yaşamını sürdürebilmek için yaptığı ve genellikle yoğun bir eğitim, çalışmayı gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvanın adıdır.
Dünyadaki insanların farklı meslekler yapması güzel bir şey olsa da Çoğu meslekte cinsiyet stereotipi vardır. Hemşirelik bir kadın mesleği olarak düşünülürken itfaiyecilik bir erkek mesleği olarak düşünülür. Önceki çalışmalar gösteriyor ki bir erkeğin mi yoksa bir kadının mı işe daha “uygun” olduğuna dair beklentilerimizi şekillendiren bu stereotipler, istihdam etmede ön yargı olabileceğinden güçlü olgulardır. Cinsiyet stereotipleri mesleklerle ilişkilendirildiğinde, bu durum insanların o pozisyonda iş başına gelen erkek ya da kadına yüklediği otoriteyi etkiler. Bu yüzden erkekler, başkalarının kadınlarla ilişkilendirdiği pozisyonlarda çalışırken olumsuz ön yargılarla karşılaşırlar. Bulgularımız, erkek ve erkek stereotipiyle ilişkilendirdiği yönetim işlerinde çalıştıklarında erkeklerin müşteriler üzerinde yeterli miktarda otorite kurabildiklerini göstermektedir. Ancak aynı yönetim işleri bir kadınla ilişkilendirildiğinde, o pozisyonda çalışan erkeklerin otoritesinin ciddi derecede daha az geçerli olduğu gözlenmiştir. Kadınların uğramış oldukları olumsuz durumlar sebebi ile iş yaşamlarında, özellikle cinsiyeteyönelik ayrımcılık konusu, en çok araştırılan ve konuşulan konulardan birisi haline gelmiştir.Yapılan araştırmalar, çalışanların karşılaştıkları önyargı ve cinsiyet ayrımlarının hem kadınlar hem de erkekler için çalıştıkları yerlerde önemli sorunlar ortaya çıkardığını belirtmektedir. İş yerlerinde cinsiyet ayrımcılığının en belirgin göstergesi, işin ‘kadın veya erkek işi’ olarak ayrılmasıdır. Öyle ki iş başvurusu için yapılan formlarda adayların bu özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmesidir. Daha iş başvuru formlarında dahi cinsiyet ayrımı karşılarına çıkarken işin yürütümünde karşılaştıkları ayrım boyutlarını genişletmektedir. Toplumsal, hukuki ve siyasal alanlarda çok fazla tartışmaya konu olan eşitlik ve cinsiyet ayrımcılığı hakkındaki düşüncelerin çoğu Eski Yunan’da tartışılmaya başlanmıştır. Örneğin, Platon bugün anladığımız haliyle hukuki eşitsizliğe neden olan cinsiyet ayrımcılığının dışında, fizyolojik bakımdan kadın ile erkeğin farklı olduklarına ilişkin bir belirlemeler sunmaktadır. Aslında bu bir belirlemeden çok doğaları gereği kadın ve erkeğin eşit olmadıklarını dile getirmektedir. Özerk ve özgür bir birey olarak kabul edilme, vatandaşlık ve yurttaşlık hakları açısından kadın ve erkeğin eşit olmayan konumları baya geçmişe gitmektedir. Aristoteles, koşullar ve aynı zamanda farklı nedenlerle, erkeklerin doğaları gereği yönetmeye kadınlardan daha yatkın olduğunu söylemektedir. Erkekler ile kadınlar arasında yöneten-yönetilen ilişkisinin süreklilik arz ettiğini, erkeklerin görevini yerine getirmek, kadının görevinin de korumak olduğunu belirtmektedir. John Stuart Mill ise, ‘her biçimde ve şekildeki işlerde ve girişimlerde kadınların da erkeklerle eşit seviyelerde başarılı olabileceğini vurgulamaktadır.’
Sonuç olarak bence mesleklerin cinsiyeti yoktur. Tabi ki kadınların ve erkeklerin birbirlerine göre zayıf veya güçlü yanları vardır. Fakat bu bir mesleği ‘kadın mesleği, erkek mesleği’ olarak kodlamamız için bir bahane değildir. İsteyen kişi cinseyeti ne olursa olsun gerçekten istediği sürece her şeyi yapabilir.