Herkesin büyüyünce ne olacağını ciddi ciddi düşündüğü bir zaman dilimi mutlaka vardır. Ben bunu iki sene öncesinden beri düşünüyorum. Bölümüme karar verdim ama uzmanlık alanımı hala seçemedim. Tıp okuyup doktor olmak istiyorum. Uzmanlık alanı olarak da endokrinoloji, dermatoloji ya da plastik cerrahisini istiyorum.
Endokrinolojiyi rutin kontrol için gittiğim doktordan dolayı çok istemiştim. Çünkü işini kelimenin tam anlamıyla 7/24 yapıyordu. Yani o kadar iş temposuna rağmen buna katlanabiliyordu. Katlanabilmesinin tek sebebi de işini ve hastalarını seviyor olmasıydı. İşte bu yüzden endokrinolojiyi çok istiyordum. Bu bahsettiğim doktora ben erken doğum olduğum için gidiyordum. Bana bir diyet vermişti ve benim de o diyete uymam gerekiyordu. Diyette yasak olmasına şaşırdığım çok fazla şey vardı. Mesela tavuk yasaktı çünkü GDO’luydu. Patates, havuç, pancar, turp ve kereviz yasaktı çünkü köklü sebzelerdi. Kuruyemiş yiyeceğim zaman bile sadece çiğ fındık ve çiğ badem yiyebiliyordum. Bezelye de yasaktı. Çünkü, bir porsiyon bezelye bir porsiyon waffle kadar şekere sahip. Bu kadar fazla şekeri olan bir de pirinç var. Onu da yemedim yıllarca. Bir çorba kaşığı pirinç bir çorba kaşığı şekere eşit. Yani yemeklerde bir tabak pilav yediğimizde bir tabak şeker yemiş oluyoruz. Benim yasak olmasına en üzüldüğüm şey çikolataydı. Çikolatanın yasak olma sebebini öğrenmek istemiştim doktordan. Sorduğumda bana şöyle dedi, bir hastam yurt dışında neredeyse çikolatasız bir şey yememiş ama yine de değerleri temizdi. Ancak aynı şeyi Türkiye’de yaptığında değerleri çok kötü dereceye gelmişti. Yani asıl sorun Türkiye’de içine konan trans yağlar ve koruyucular dedi. Ben de dayanamadım sordum. “Ben bir makale okumuştum Pelin Hocam, orada çikolata mutluluk hormonu salgılamamıza sebep olduğu yazıyordu. Ben buna inanıyorum çünkü bu diyetten dolayı çikolatayla beraber çoğu şeyi yiyemez oldum. Çikolata yiyemediğim için de kendimi mutsuz hissediyorum. Çikolata yememe izin verir misiniz?” Pelin Hoca da kan testi istedi. Değerlerim gayet iyiydi o da o yüzden önce bana meyve yeme izni verdi sonra hiç kaçak yapmadığım için ev yapımı tatlılara izin vermeye başladı (şerbetsiz ve karamelize olmamış). En sonunda da Türkiye’de üretilmeyen yurt dışından ithal edilen ama bazı zincir marketlerde satılan bir çikolata markasına izin verdi. Artık çikolata yiyebiliyordum. Haftada tek bir kare yiyebiliyordum yalnızca. Olsun, yıllar sonra kendi irademle elde etmiştim ben o çikolatayı.
Çikolatayı yememe izin verdikten sonraki ilk randevuma gittiğimde bir çocuk vardı ha bire koşturuyordu, bağırıyordu ve durmuyordu. Sonra Pelin Hoca muayene etti ve gittiler. O çocuktan sonra da ben muayene olmak üzere odaya girdim. Pelin Hoca bize sordu, az önceki çocuk dikkatinizi çekti mi, diye. Biz de evet anlamında başımızı salladık. Sebebi Türk markası çikolatayı kontrolsüzce çok fazla yemiş olmasıymış. Bu tabii hem gözle görülecek kadar asabiyete hem de kan değerlerinde bir artışa sebebiyet vermiş. Bunu o gün daha iyi anlamıştım. Her şeyin fazlası zarar. Ben dozunda yediğim için benim mutluluk hormonumun salgılanmasını sağlarken o çocuğun fazla miktarda çikolata yemesi agresif ve kontrolsüz hareketlerde bulunmasını sağlıyordu. Büyüyünce endokrinoloji uzmanı olarak olmasa da insanlara elimden geldiğince yardım edeceğim.