Günümüzün en büyük problemlerinden biri eşitsizliktir .Bir sürü tip eşitsizlik olsa da, ben bugün cinsiyet ayrımcılığının mesleklerin üstündeki etkisi ile ilgili fikrimi söylemek istiyorum. Öncelikle cinsiyet ayrımcılığı nedir? En kaba anlamıyla cinsiyet ayrımcılığı bireylerin cinsiyetlerinden dolayı toplumda herhangi bir ayrıma uğramasıdır. Peki mesleklerin cinsiyeti var mıdır? Bence mesleklerin cinsiyeti olmamalıdır çünkü bir birey mesleğini yapabilip yapamayacağına göre değil o mesleği yapmak isteyip istemediğine göre seçmelidir. Cinsiyet eşitliği 2018 raporuna göre Türkiye 149 ülke içinde 130’uncu olmuştur. Cinsiyet eşitsizliği bu kadar olan bir ülkenin geleceğini hayal bile edemeyiz, kadınların siyasette ve çalışma hayatında erkeklerden daha aşağıda görülmesi cinsiyetçiliği tümüyle ortaya koyar. Erkekler çalışırken kadınların evde oturup ailelerine bakması beklenir ve bu kabul edilemez bir ayrımcılıktır. Sadece bunlar da değil eğitim konusunda da kadınlar erkeklerden daha aşağıda tutulmuştur 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte kadınların kamusal alana girmesini sağlayan yasal ve yapısal reformlar hazırlandı. Ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 3 Mart 1924’te çıkarılmasıyla tüm eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanırken, kızlar da erkeklerle eşit haklarla eğitim görmeye başladı.1923’e kadar kadınların eğitim ve sosyal hakları erkeklerinki kadar önemsenmedi.1924 yılından sonra bu eşitsizlik birazda olsa düzelmiş olsa da günümüzde cinsiyetçilik hala devam ediyor. İş alanında ise kadınlar ve erkekler aynı işi yapsalar da farklı ücretler verilmesi gibi kaba örnekler kendini gösteriyor. Peki bu durumu önlemek için neler yapabiliriz? Kadın ve erkek cinsiyet olarak birbirinden farklıdır ve bu doğaya uygundur ama farklı olmaları bir cinsiyeti diğerinden üstün yada güçlü olduğunu kanıtlamaz. Kısacası bireylerin cinsiyetlerine bakmadan sorumluluklar ve haklar veril
ebilse belki şu anda ülkeler yaşadıkları sıkıntıları yaşamazdı. Bir bireyin cinsiyeti, ırkı, dili, dini neler yapabileceğini değiştirmez. İnsanlar bakış açılarını değiştirmelidir, asırlar boyu hem kadınlar hem de erkekler binlerce kazanımda bulunmuşlardır. Ama kadınların işten ayrılma yada çıkartılma ihtimalinin yüzde 47 daha fazla olması. Kadınların daha az çalıştığını yada ağır işler yapamayacağı anlamına gelmez. Şirketlerin cinsiyet
ayrımcılıkları nedeniyle kadınlar hep daha güçsüz ve yapamaz durumuna konulmuşlardır ve bu durum onların çalışma hayatını etkilemiştir bu kriz anında da yük gene kadınların üstündedir. Erkeklerin kendilerini üstün görme durumu arttıkça kadına şiddette artmıştır bir çok ülkede evde şiddet görme ve istismara uğrama hatları yılımızda 10 kat artmıştır ve bu durumun tek sorumlusu biziz, bu nedenle olabildiğince hızlı bir biçim de bu krizi önlemeliyiz.