Günlük hayatta çoğunlukla birbirimizin kusurlarına odaklanırız. İş görüşmelerinde ve sınavlarda görülmek istenen aslında neyi yapabildiğimiz değil, neyi yapamadığımızdır. Yeni biriyle tanıştığımızda ilk gözümüze çarpan genelde kusurlarıdır. Bu kusurları görmek çoğunlukla bir beceri kabul edilir ve insanların kusurlarını görebilen, gösterebilen kişilere saygı duyulur. Bir yere kadar kusurları görmeyi marifet sayıyor insan, evet, ama bundan daha üstün bir meziyet vardır ki o da kendi konumumuzun farkına varmaktır.
İnsanların kusurlarına gösterdiğimiz dikkati başkalarının da bizim kusurlarımıza gösterebileceğini unutmamak önemlidir. Kimi zaman gördüğümüz bir kusuru göstermek için acele ederiz. Bunun arkasındaki neden insanların onayını ve saygısını kazanmaktan kusurunu gösterdiğimiz kişiyi uyarmaya kadar gidebilir. Elbette hiçbirimiz hatalarımızın veya sorunlarımızın yüzümüze vurulmasını istemeyiz. Ancak diğer bireylerin de böyle hissettiğini çoğu zaman unutur, düşüncesiz yorumlar yapabiliriz. Bize rahatsız edici herhangi bir şey söylememişiz gibi gelir fakat kusurlarını yüzüne vurmamız karşımızdaki için oldukça moral bozucu olabilir. Amacımız iyi olsa bile herkesin ortasında birinin kusurunu göstermek o kişiyi kötü etkileyebilir. Bu gibi problemleri yaşamamak için başkalarının sorunlarını gördüğümüz kadar onların da bizim sorunlarımızı görebildiğini bilmek gerekir.
Kendimizi kusursuz bir insan olarak görebilir, kusurlarımızın farkına varamayabiliriz. Fakat diğer insanlar için biz de “başkasıyızdır”. Yani bizim de kolayca anlaşılabilen birçok kusurumuz vardır. Herhangi biri istemeden de olsa bu kusurları yüzümüze vurduğunda çoğunlukla bunu bir uyarı veya istemeden yapılmış bir hareketten çok saldırı olarak algılarız.
Düşünmeden konuşma sorunu da bir insan hakkındaki görüşlerimizi kolayca değiştirebilir. Kötü bir amacı olmayan bir kişiyi düşünmeden konuşup kusurlarımızı gösterdiği için düşman belleyebilir, yaptıkları her harekette bir kötülük arayabiliriz. Oysa bu kişinin amacı zarar vermek olmadığı gibi bizi uyarmak veya desteklemek de olabilir. Böyle durumlarda karşımızdaki kişinin niyetinden ve düşüncelerinden emin olmadan karar vermemek önemlidir. Çünkü bizim kusurlarını gösterdiğimiz biri de hakkımızda tam olarak aynı şeyleri düşünüyor, onun hakkında kötü düşüncelere sahip olmamızdan korkuyor olabilir.
Evet, kusurları görmek ve göstermek herkesin yapabileceği bir iş değildir ve yetenek olarak kabul edilebilir. Ancak kusurlarının görülmesi pek çok insanda panik hali yaratırken bu kusurları gösterirken kullanılan kaba veya suçlayıcı üslup onları üzebilir. İnsanların kusurlarını gösterirken bizim de birçok kusurumuz olduğunun farkında olmak ve eleştiri yapan taraf kadar eleştirilen taraf da olabileceğimizi bilmek gerekir. Ayrıca, yapılan eleştiride kırıcı olmamak karşımızdaki kişinin bizi doğru anlaması için oldukça önemlidir. Sonuç olarak, kusur görmek kadar kusurları göstermeden önce düşünmenin de önemli olduğunu unutmamak gerekir.