Yılbaşı Sürprizim

Merhaba ben Vera. Bu gün ‘’yeni yıl’’. Sizlere geçen sene yeni yılda yaşanan çok ilginç bir öykümü anlatacağım. Sabah uyanıp hemen penceremden dışarıya baktım. Bir de ne göreyim? Her taraf bembeyaz kar ile kaplıydı. Hemen ağabeylerim Serhat ve Murat’a haber verdim. Murat ağabeyim çok sevinmişti ama Serhat biraz hasta olduğu için bizim kadar sevinemedi. Murat ağabeyim hemen ‘’İstersen seninle evde kalalım. ‘’ dedi. Serhat ağabeyim ise kafasını sağdan sola sallayarak ‘’Hayır, ben hastayım diye sizin eğlencenizi bozmak istemiyorum.’’ dedi. Biz ise başımızı tamam demek için sallamıştık. Ama bir sorun vardı, annem Gülden ile babam Osman henüz uyuyordu. Ağabeyim Murat, Serhat’tan izin aldı. Çünkü annem ve babamdan sonra evimizin en büyüğü Serhat ağabeyimdi. Serhat ağabeyim ”Ama senden bir şey isteyeceğim Vera, bana mahallemizin karşısındaki bakkaldan hastalığa iyi gelecek şeyler alır mısın ?’’ dedi. Ben de kabul ettim.  Dışarıya çıkmak için turuncu montumu, pembe botlarımı, kırmızı eldivenlerimi, yeşil pantolonumu, siyah atkımı ve beyaz beremi giymiştim. Abimle dışarı çıktık ve kartopu oynamaya başladık. Bir ben, bir abim, bir ben, bir abim şeklinde atıyorduk. Daha sonra oyundan sıkılınca ‘’ses ver’’ oyunu oynamaya karara verdik. Ses ver oyunu benim bulduğum bir oyundu. Oyun en az iki kişi ile oynanıyordu. Bir kişi ebe seçilip herkes onun sırtına kar ile birkaç nokta koyuyordu. Örneğin ağabeyim ebe. İlk başta  parmağını ağacın üzerindeki kara sürtüyordu. Ve örneğin yedi tane bastırarak nokta koyuyor ve ebe ise kaç nokta koyduğunu hissetmeye çalışıyor. Ve bu oyunu oynadıktan sonra  Serhat ağabeyimin dediklerini almak üzere bakkala gittik. Bakkaldan protein içerikli çorba yapmak için tavuk almaya karar verdim. Sonra vitamin olsun diye ise birkaç meyve ve sebze aldım. Parasını ödeyip eve gittik. Serhat ağabeyim evde bizim gelmemizi bekliyordu. Eve gelince neler aldığımızı sordu. Ben de  ‘’ Tavuk çorbası yapmak için tavuk ve belki yemekten sonra meyve salatası  yapmak için muz, portakal ve mandalina’’ cevabını verdim. Daha sonra odamda ödevlerimi yapmak için ödev kitaplarımı masaya koydum. Türkçe, matematik ve sosyal bilgiler ödevlerimi kolayca yaptım. Fakat fen ödevinde bir deney yapmam isteniyordu. Bu deneyi yapmak için gerekli olan malzemeleri okumaya başlamıştım. Bu malzemeler 1 adet tahta kaşık, 1 adet küçük boy leğen, leğeni dolduracak kadar su, tuz, sarımsak, sarımsak ezici, soğan ve az yağ şeklindeydi. Fakat bizim evimizde maalesef ki yeteri miktarda soğan yoktu. Bunun için markete gitmem gerekiyordu. Ağabeyimden izin alıp markete gittim. Marketten soğan alıp çıkacaktım ki ne göreyim? Yavru tatlı bir kedi. Kedi bana bakıp miyavlıyordu. ‘’ miyav miyav miyav’’ bu şekilde birçok kez miyavladı. Ben de dayanamayıp kucağıma aldım. Aç ve susuzdur diye düşünerek minik kediye su ve biftekli yaş mama aldım. Biftekli mamayı bir kaldırımın üzerine döktüm. Minik kedi mamasını afiyet ile yedi. Çok mutlu oldum. Daha sonra yerde turuncu bir kap gördüm. İçine ise minik kedi için aldığım suyu koydum. Daha sonra kedi eğilip mamasını yerken belinde bulunan yarayı fark ettim. Yarayı görünce şok oldum. Hemen kediyi veterinere götürmek istedim ama… yapamazdım. Çünkü evden beni merak ederlerdi ama içimden ‘’ Moralini bozma Vera’’ dedim. Ve hemen ağabeyime mesaj attım. Mesajda ‘’  Ben yerde minik yavru bir kedi gördüm. Ve kedinin belinde bir yara var, ben şu anda kediyi veterinere götürüyorum’’ dedim. Ve kediyi veterinerden getirdim. Bir an her yerden yılbaşı sirenleri çaldı. Yılbaşına girmeye saniyeler kalmıştı ki  tam o anda minik kedi yanıma yanaşıp bana göz kırptı.

(Visited 28 times, 1 visits today)