Günler, haftalar hatta aylar hızla geçiyordu. Derslerin birinden çıkıp bir diğerine giriyordum. Yeni okula alışmam zaman almış olsa da başarımı etkilememiş olduğu için mutluydum. Çalışmak kolaydı ama yeni arkadaşlarla çalışmak heyecan vericiydi. Geldiğim şehre yerleşme kararı almam da bu yüzdendi. Yaz okulunda tanıştığım bir arkadaşım bu şehri ve başladığım bu okulu öyle güzel anlatmıştı ki gelince ben de ona hak verdim. Hatta sonbahar bu şehre en yakışan ay, demişti ve bence haklıydı. Ağaçlar öyle güzel renk değiştiriyordu ki hayran kalmamak imkansızdı. Sanki şehrin renkleri bir tablodan farksızdı.
Sınav haftası yaklaştığı için ders çalışmaya daha çok zaman harcıyor evde olduğum vakitleri boş geçirmemeye çalışıyordum. En sevdiğim olan fen dersimin konularını çalışmayı erkenden bitirmiş, ertesi günü kendime ayırmayı başarmıştım. Tabloya benzettiğim şehri daha yakından tanımak istediğime karar verdim. Yapılabileceklere göz atmaya başladım. Bir sergi ilanı dikkatimi çekti. İlanda ‘Elif Gündüz’ün sonbahar şarkısı’ adlı sergisi olduğu yazıyordu. Resimlerden şarkımı olur dedim. Gitmeye karar verdim. Ertesi sabah hazırlanıp erkenden çıktım, günümü iyi değerlendirmek istiyordum. Sergiye girerken ressam Elif Hanım gelenleri kapıda selamlıyordu ve tanıştığım için memnun olduğumu söyledim. Resimlere bakarken ilgim pek olmadığı halde kafamın içinden melodiler geçmeye başladı. Sanki gerçekten resimler şarkı söylettiriyordu. tüm gün kafamın içindeki şarkıları mırıldandım ve hiç birisi bana resimlerden başka bir şeyi hatırlatmıyordu.
Gece uykumdan bir anda uyandım. Dedemden kalan piyanonun başında buldum kendimi. Bana piyanoyu hep dedem çalardı, ben de hep dinlerdim. Hiç bir zaman çalmaya hevesim olmamıştı çünkü eğer ben çalarsam dedem bırakır diye korkmuştum. Tozlanmış piyanonun kapağını açtım ve çalmaya başladım. Nasıl çalabildiğime bende inanamıyordum . Ertesi gün sabah erkenden Elif Hanım’ın sergi yaptığı alana gittim ve şarkılarımdan ona bahsettim. ‘Daha önce kimse resimlerim için şarkı yazmamıştı, çok etkilendim.’ dedi. Beraber yeni bir sanat akımı oluşturduğumuzu düşünüp bunu dünya ile paylaştık. O ünlü bir ressam olmayı hak ediyordu fakat benim ünlü bir piyanist olmam büyük sürpriz oldu.