Merhaba ben Aslı. Babamın yanında bir gün öğretmenim beni çağırdı. Herkesi şehir meydanında topladı. Dedi ki: Çocuklar yarın yarışma var. Yarışın adı ise: İmkansız diye bir şey yoktur. Gece gündüz düşündüm. Sabah olunca hemen öğretmenime bunu sordum. Bana dedi ki: Çoğu kişinin yapamadığını düşünüp sen yapıp örnek olacaksın, dedi bana. Açıkçası biraz ürkmüştüm. Ta ki o güne kadar. Bizim mahallede herkes kütüphanede konu araştırıyorlardı. Aklımda hemen bir atasözü çaktı: Akıl söylemeden önce düşünür, akılsız düşünmeden söyler. Sonraki gece babam ile evde oturuyorduk bir anda kapı çaldı. Kapıyı açtığımızda; annem, ben, babam karalar bağlamıştık. Yarın okula giderken ailecek hepimizin başı sıkılmıştı. Okula vardığımda bana öğretmenim: ”Neyin var?” diye sordu. Ben de ailecek başımız sıkılmıştı demiştim. Ayrıca yarışma için fikir bulamadığımı da eklemiştim. Arka sıradakiler bana gülmüştü. Öğretmenim sınıfa sinirlenmişti ve dedi ki: ”Derdi veren devasını da verir.” diye bağırdı. Kimse ne olduğunu anlamamıştı. Ben de içimden sanırım buldum! diye sevindim. Eve gidince atasözleri ve deyimler kitabımdan direkt çalışmaya başladım. Çok mutluydum. Artık fırında, evde ailem ile konuşurken atasözleri kullanıyordum. Yarışma günü geldi. Eteklerimiz zil çalıyordu. Yarışma günü geldiğinde bizi servislerle Bursa’ya götürmüşlerdi. Önce öğretmenler sahneye çıktı. Sonradan arkasından isimleri çağrılan öğrenciler çıktı. En son ben çıktım kalbim küt küt atıyordu. Neler yaşadığımı tek tek anlattım. Jüri üyeleri kazananı en son açıkladı. Benim adım söylendi. İnanamıyordum kazanmıştım. Bana ödülüm verildiğinde içimden ”İmkansız diye bir şey yoktur dedim.”