Doğum Günü Partimde Büyük Sürpriz

Bir gün evden çıkmaya hazırlanırken aklıma dişimi fırçalamadığım aklıma geldi. Dişimi fırçalarken gün içinde ne giyeceğimi düşünüyordum. Aklıma birkaç kombin fikri geldi ve hemen odama koştum. Aklıma gelen kıyafetleri denerken okulda bütün gün ne yapacağımı düşündüm. Okul benim için çok sıkıcıydı ve her günüm olaysız geçiyordu. Zaten okulda çok arkadaşım olduğu söylenemez ve bu sebepten dolayı okuldan pek zevk almam. Ders programına baktım ve bugünkü derslerin çok sıkıcı olduğunu gördüm fakat Özden Hoca ile dersimiz olduğunu görünce içime bir mutluluk düştü. Aklımdaki kombinlerden en sevdiğimi seçip hemen üstüme geçirdim sonra bugünkü derslerde kullanacağımız kitapları, defterleri, kalem kutumu ve diğer gerekli araç gereçlerimi çantama attım. Odamdaki bitkileri de sulayıp hemen servise yetiştim. Servise bindiğimde normalde bana günaydın deyip selam veren insanların yüzüme bile bakmadıklarını fark ettim. Serviste müzik dinleyip okula doğru ilerlerken o günün normal ve sıkıcı olacağını düşünüyordum. Okula vardığımda daha dersin başlamasına yirmi dakika olduğunu fark edince hoca gelene kadar yapmayı unuttuğum ödevimi yaptım. Okuldaki kimse yüzüme bile bakmamıştı ve şüphelenmeye başlamıştım. Acaba bilmeden birine bir şey mi yaptım diye düşünmeden duramıyordum. Ders zili çaldığında hemen ödevimi çantaya koyup hemen o dersin materyallerini masama çıkardım ve sakince hocanın sınıfa giriş yapmasını bekledim. Hoca sınıfa giriş yapınca kendisine selam verip yerime oturdum. Anlamadığım bir şeyler döndüğünü hissettim çünkü dersin hocası bile bana en küçük ilgiyi göstermiyordu. Çok fazla kafama takmasam da aklımın bir köşesine birine bir şey yaptım mı düşüncesi oturmuştu. Dersler yavaş yavaş geçiyordu ve insanların bana karşı davranışları da git gide kötüleşiyordu. Dördüncü ders sonu yemeğe inecekken sıraya geçiyorduk ve hoca beni sıranın en arkasına koymuştu halbuki ben koşarak en öne geçmiştim. Sabrım yavaş yavaş taşıyordu ve birinden açıklama bekliyordum artık. En yakın arkadaşlarım bile öğlen yemeğinde yanıma oturmamıştı ve bu davranışlar artık beni üzecek dereceye gelmişti. Öğlen teneffüsü bitene kadar tek başıma oturdum ve kitap okudum. Hala kimseden bir açıklama gelmemişti ve modum çok düşüktü. Hasta rolü yapıp eve gitmeyi düşündüm ama akademik açıdan bana zararlı olurdu. Son ders olan beden eğitimi dersine geldiğimizde de kimse benimle konuşmadığı için boş bir sınıfa gidip kitap okumaya başlamıştım. Tam o sırada yakın arkadaşım olan Ela sınıfa girdi ve benimle konuşması gerektiğini söyledi. Birlikte okulun spor salonun a gittik ve beni neden oraya götürdüğünü çok merak ettim. Spor salonuna girdiğim an şok oldum. Bütün ailem, arkadaşlarım ve sevdiğim herkes oradaydı. Köpeğimi bile getirmişlerdi. Doğum günümü kutladık ve kocaman bir pasta kestik. Aradan bir süre geçtikten sonra adeta bir partiye dönmüştü orası. En sevdiğim sanatçı olan Serdar Ortaç’ın sahneye girdiğini görünce mutluluktan yanımdaki arkadaşımın sırtına atladım. Hayatımın en heyecanlı anıydı. O gün çok eğlendim ve aradan iki yıl geçmesine rağmen unutmadım. Bu anımı birilerine anlatmayı hep sevmişimdir.

(Visited 57 times, 1 visits today)