Her insan doğal döngünün bir parçası olarak doğar, yaşar ve ölür. O insanın yaşadığını kanıtlayacak tek şey ise doğum ve ölüm arasında yaptıklarıdır. Herkesin geride bıraktığı bir mirası vardır; mutlu ettikleri insanlar, aktardıkları bilgiler ve pozitif etkileri. Ya da zorladıkları insanlar, çevreye kötü etkileri ve arkalarından sadece negatif düşünceler düşünenler.
Hepimiz öldükten sonra saygıdeğer sıfatlarla anılmak isteriz ancak çoğumuz bunun yaşanması için yapılması gereken her şeyi tamamen görmezden gelir ve sevilmeyi, el üstünde tutulmayı bekler. Özellikle çağımızda, hiç kimse sözlerinin başkalarını nasıl etkileyebileceğini düşünmüyor. Zorbalığın, dedikodunun ve kıskançlığın bu kadar normalleştiği bir toplumda nasıl herhangi birimiz güzel kelimelerle anılabiliriz ki?
Aslında cevabı bulmak çok kolay, fakat gerçekleştirmek katbekat daha zor. İyi bir insan olmak. Geride güzel şeyler bırakmak için tek yapmamız gereken iyi bir insan olmak. Yargılamamak, kırıcı yorumlar yapmamak ve genel olarak sadece hayatımızı kendimiz için yaşamak. Teoride çok kolay gelen şeyler hepsi. Lakin dünyada herkes yarış içinde; herkes, herkesi küçük düşürmek ve yenmek derdinde. Kaba hareketler bir hastalık, virüs gibi. Bir kişiden diğerine ışık hızında bulaşıyor. Kimse düşünmüyor bile, negatif sözlere veya hareketlere maruz kalan kişi sıradakine aktarıyor. Böylece de sonsuz bir döngüye giriyoruz. Bu zincirden sadece bir kişi dursa ve düşünse, olumsuzluk yaymak yerine diğer insanları ayağa kaldırsa ve yardım etse. İşte sadece öyle güzel bilinebiliriz.
Bizden binlerce, yüz binlerce yıl önce yaşayan insanlardan kaç tanesini tanıyorsunuz? Bizden binlerce yıl sonra bzi kim hatırlayacak? Bizlerin o yıllardan bildiği tek insanlar, insanlığa büyük katkıda bulunmuş bilim adamları, liderler, sanatçılar. Yaşadıkları sürede öyle büyük etkileri olan insanlar ki, belki de biz öldükten yüzlerce yıl sonra bile unutulmayacaklar. Peki bunu nasıl başardılar? Yaşayarak. Hayatlarını yapmayı sevdikleri şeyleri yaparak, inançlarına inanarak ve kimsenin değerlerinin önüne geçmesine izin vermeyerek. Gelileo Galilei ,modern fiziğin babası, uzayı yakından inceleyen ilk bilim adamı. Yaşadığı süreç boyunca bulgularına kimse inanmamış, akılsızca inandıkları bir inanç için Galileo’nun gerçekleri reddedilmiştir. Ancak Galileo ona verilen acımasız cezalara karşın kendi doğrusunu reddetmemiştir. Böylece ölümünden 380 yıl sonra bile biz onun kim olduğunu biliyoruz ve bilime yapmış olduğu katkıları öğreniyoruz.
Denen odur ki, geride bıraktığımız tek şey hayatta yaptığımız kayda değer şeylerdir. Bu bilim için atılmış bir adım, insanların kalbine dokunan bir müzik veya tablo ya da sadece yaptığınız iyilikler, mutlu ettiğiniz insanlar olabilir. Bir iltifatın karşıdaki kişiye ne kadar anlam ifade ettiğini asla bilemezsiniz. Belki de düşünmeden söylediğiniz güzel şeyler sizi sonsuza kadar yaşatan şeyler olacak. Yani bunu okumayı bitirdiğinizde yakınınızdaki birine tatlı bir ya da iki söz söyleyin. Diğer insanların olmak isteyeceği biri olun çünkü geride bıraktıklarınız bundan ibaret.