İnsanoğlunun günümüzde pek çok derdi var. Bunlardan bazıları toplumun küçük bir kesimini etkilerken bazıları çoğunluğunu, kimisi de hepsini etkileyebiliyor. Bunlara örnek olarak internet erişim sıkıntıları, kaliteli internet erişimi olmayanlar dahil olmamak üzere, küçük bir kesimi etkilerken doğal afetler toplumun çoğunluğunu, çoğu durumda zenginler hariç, etkilemektedir. Öte yandan küresel ısınma, buzulların erimesi sonucu deniz seviyesinin yükselmesi ve daha birçok küresel olay zengin fakir ayırmaksızın herkesi etkilemektedir.
Bu sorunlardan, özellikle toplumun küçük bir kısmını etkileyen sorunların çoğunlukla, diğer sorunlara kıyasla, daha çözülesi sorunlar olmasının yanında bir de daha az tehlikeli ve insani bir ihtiyaç olmadığı da unutulmamalıdır. Peki çoğunluğu etkileyen sorunlar neden daha tehlikelidir? Bir soruna çözüm bulunması, etkilediği kitlenin büyüklüğüne göre değişir. Mesela binlerce insanı etkileyen bir veri sızıntısı devletler tarafından kolayca çözülebilir, kimi durumlarda örtbas dahi edilebilirken milyonları etkileyen en önemsiz veri sızıntısı bile ne kolayca çözülebilir ne de örtbas edilebilir.
Dolayısıyla çoğunluğu veya herkesi etkileyen sorunlar çözmesi daha zordur. Ancak iş birliği ve özveri ile çözülebilir ve insanların aynı fikirde olmaksızın aynı amaç için bir araya gelmesini gerektirir.
Günümüzde ise bu sorunlardan bazıları; enerji krizleri, savaşlar, bazı siyasi olaylar, açlık ve kaynak yetersizliğidir. Fakat bunların yanında öyle bir sorun vardır ki zengin fakir ayırmadan herkesi etkileyebildiği halde görmezden gelinebilmektedir. Bu sorun, günümüzde hemen herkesin duyduğu ama neredeyse hiç kimsenin üstüne düşünmediği ve sadece bu konuda bir şeyler yapmış olmak için yapılan eylemlerle çözülmeye çalışan kirlilik ve küresel ısınma sorunudur.
Küresel ısınmanın ne olduğunu hemen herkes bildiğini varsayarsak eğer insanların çoktan bu küresel olayları bir nebze de olsa yavaşlatmak için bir şeyler yaptıklarını görebilirdik. Ancak ne yazık ki hiç kimse zerre korkmuyor ve korkmadıkları şeye de engel olmak istemiyor.
Ne yazık ki insan varoluş olarak zaten bencil varlıktır. Bugün hemen hepimiz belli konularda “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyebiliyor ve önümüze dönüp kendi kişisel dertlerimizle uğraşıyoruz. Gözden kaçırdığımız şey ise bu sorunun belki de bugün değil de yarın, bize değil de çocuklarımıza nasıl etki edeceğini düşünemememiz. Ayrıca bu durum karşısında alınabilecek önlemler zaten sınırlıyken elimizden geleni yapmamız da bizlerin ne kadar bencil olduğumuzu gözler önüne seriyor.
Evet küresel ısınmanın bazı bilimsel çözümleri var. Bunlardan en çok bilinenleri yenilenebilir enerjiye geçiş ve kişisel karbon ayak izlerinin toplum tarafından azaltılmasıdır. Bazı insanlar bu çözümlerin uygulanması gerektiğini sadece belirtmekle kalırken bazıları da henüz çok erken olduğunu ve bu tarz önlemlere gerek olmadığını, zaten bu enerjilerin de kullanılmaları sonucunda bizlere yetmeyeceğini savunur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta iki düşüncenin de sadece fikir içerdiği, hiçbir somut faaliyetini olmadığı olanların da sadece öylesine yapıldığıdır.
Evet belki bir gün küresel ısınmayı veya kirliliği durdurabiliriz ve belki de torunlarımız hiçbir zorluk çekmez. Ama bir somut kanıt vardır ki o önümüzde bir duvar gibi durmakta ve bizim gibi her şeyin üstesinden gelebileceğine inanan varlıklar için bile zorlayıcı bir engeldir: Bencilliğimiz.