“Evet, ama ne kadar da büyüleyici,” dedi Bayan Alliston, fazla beyaz dişlerini göstererek gülümsedi. “Bana kalırsa rüyalarımız bizlere Tanrı tarafından gönderilen uyarılar, bazen kaderimiz hakkında küçük ipuçları verirken bazense geçmişte yaşadığımız olaylardan ders çıkarmamızı sağlayan mesajlar.”
Masanın öbür ucundan Bay Harrington alayla gülümsedi. Tipik bir iş adamı olan Bay Harrington hayale ve ahlaka dayalı düşüncelerin tamamına şaka gözüyle bakardı. Bu tarz şeylere inanan insanları açıkça aşağı görür ve onları ezmekten hoşlanırdı.
Bayan Alliston, adamın imalı gülüşüne aldırış etmeden hemen yanında bulunan Doktor Donovan’a döndü, “Sizce de öyle değil mi, Doktor Donovan? Bu tarz konularda hepimizden daha bilgili olduğunuz aşikâr.”
Ünlü akıl hastalıkları uzmanı nezaketle gülümsedi. Bayan Evelyn Alliston gibi güzelliği dışında hiçbir özelliği olmayan insanlara karşı her zaman biraz mesafeli olmuştu. Jon Donovan akıl hastalıkları konusunda yaptığı sayısız araştırma ve yazdığı makalelerle, alanında çokça takdir edilen bir isimdi. Mevkiinin öneminin farkındaydı ama egolu bir adam değildi.
“Rüyaların neye bağlı olduğu aslında biz psikoloji ile uğraşan insanlar için bile hala bir muamma. Yalnız bana göre rüyalar beynimizin bizi memnun etmek için yaptığı akıl oyunları. Beynimiz bizi tatmin etmek için en çok arzuladığımız şeyleri görmemizi sağlamaya çalışıyor. Tabi bunların her biri yalnızca birer varsayım.”
Bay Harrington zaferle gülümedi. Evelyn Alliston, Doktor Donovan’a kendilerini bilgilendirdiği için teşekkür etti. O sırada kapıdan iki kişi girdi. Bunlar Bay Alfred French ve eşi Bayan Rosalind French idi. Donovan ve Bay French çok eski arkadaşlardı, Donovan bu davete katılmayı arkadaşı ısrar ettiği için kabul etmişti. Hemen arkalarından Donovan’ın isimlerini bilmediği iki konuk daha salona giriş yaptı. Gelenlerden biri hafif göbekli kısa saçlı bir adamdı. Elinde sürekli salladığı bir tesbih vardı. Diğeriyse oldukça ince ve uzun boylu bir kadındı. Alnına düşen siyah saçları zaten çok göstermediği yüzünü iyice kapatıyordu.
Herkes ayağa kalktı. Kısa bir selamlaşmanın ardından konuklar yerlerine oturdular. Tanışma faslından sonra yemekler geldi. Herkes birbirleriyle sohbet ediyor, kahkaha sesleri yükseliyordu. Donovan arada sırada Bay Harrington, Bay French ve Bay Kelly’nin -Donovan’ın adını yeni öğrenmiş olduğu milyoner- siyaset hakkındaki sohbetlerine katılsa da daha çok dinleyici kalmayı tercih etti. Her ne kadar buraya eski dostu ısrar ettiği için gelmiş olsa da davetliler arasındaki sahte dostluk onu eğlendirmeye başlamıştı. Kadınlar arasındaki sohbetin konusu yavaş yavaş mücevherlere kaydı. Konu mücevherlere geldiğinde herkesin gözü Bayan French’in boynundaki inci kolyeye takıldı. Kolyenin pahalı bir şey olduğu beş metre öteden belli oluyordu. Bayan French tüm gözlerin üstünde olmasının verdiği etkiyle direkt elini kolyesine götürdü. “Sevgili eşim Alfred bu kolyeyi geçen ay evlilik yıl dönümümüz için aldı.” Eşine gurur dolu bir bakış attıktan sonra anlatmaya devam etti. “Mücevher işleriyle meşgul olan eski bir arkadaşına benim için özel olarak tasarlattı.”
Bayan Alliston gözlerini kolyeden ayırmadan, “Sizin için tasarlandığına göre sizinle ilgili detaylar da içeriyor olmalı.” dedi. Bu sefer cevap veren Bay French oldu. “Geçen ay evliliğimizin 23. Yılını kutladık bunu temsilen kolyedeki 23. incinin üzerine bir gül motifi işlendi.”
Bayan Alliston “Çok zarif, üstüne düşünülmüş bir parça.” dedi. Diğer davetliler de onayla başını salladı.
Yemekler yendikten sonra herkes odasına çıktı. Donovan yaklaşık iki saat boyunca bir makale üzerinde çalıştı. Uykusu gelmiş olsa da makaleyi bitirmek istiyordu bu nedenle kahve istemek için oda servisinin numarasını tuşladı. Ancak telefon bozuk olduğundan bir yanıt alamadı. Bir görevli bulmak için koridora çıkmaya karar verip kapıya yöneldi. Tam kapıyı açacağı sırada dışardan bir ses işitti. Birileri koridorda fısıldaşıyordu. Donovan kulağını dikkatle kapıya yasladı ve kulak kesildi. Ama fısıldaştıkları için hiçbir şey duyamadı. Uykusu kaçmıştı. Makalesi üzerinde biraz daha çalıştıktan sonra uyumaya karar verdi.
Sabah herkes kahvaltıya indi. Bayan French’in inci kolyesi yine boynundaydı. Bir süre herkes sessizce yemeklerini yedi. Sessizliği bölen Bayan Garner oldu. “Bayan French, kolyenizin sahte olmadığından emin misiniz?”
Herkes şok içinde birbirine baktı. Bay ve Bayan French birbirlerine baktılar. Sonunda şaşkınlığını üzerinden atan Bayan French eski soğukkanlılığına kavuştu. “Ne ima etmeye çalıştığınızı anlayamadım.”
“Bir şey ima etmeye çalışmıyorum-” bu sefer doğrudan Bay French’e hitap ediyordu. “-lütfen beni yanlış anlamayın sadece ben bu kolyede kullanılan incilerin orijinal inci olduğuna inanmıyorum.”
Bayan Alliston söze karıştı “Bayan Garner ağzınızdan çıkan kulağınız duymuyor mu? Sizce bir milyarder olan Bay French, eşine sahte inci alma ihtiyacı duyar mı?”
Bayan Garner ayağa kalktı ve Bayan French’in yanına gitti, “Eğer izin verirseniz size gösterebilirim sadece bana kolyeyi vermeniz-” Bay French de ayağa kalktı “İncilerin orijinal olduğuna dair belgelerimiz var hanımefendi. Lütfen ne ima ettiğinizin farkına varın ve yerinize geçin.” Bayan Garner ısrar etmeye devam ediyordu eli Bayan French’in boynuna uzandı “Lütfen izin verişeniz ben-” Bayan French, Bayan Garner’ın eli boynuna ulaşamadan onu tuttu ve fısıldadı, “Sakın bir adım daha atma!” Bir hışımla kadının elini bıraktı ve yerine oturup kocasına döndü. “Alfred lütfen daha önce testi yaptırdığımız adamı çağır,” Bayan Garner’a döndü “Ailemiz hakkında asılsız dedikoduların çıkmasını istemiyorum, bizim kimseden saklayacak bir şeyimiz yok.”
Sonraki bir saat çok gergin geçti. Donovan olanları şaşkınlıkla izlemişti. Bayan Garner dün inci kolye hakkında hiçbir yorumda bulunmamışken, neden şimdi böyle abartılı bir tepki vermişti?
En sonunda bekledikleri kişi geldi ve inci kolyeyi incelemeye başladı. Bir süre sonra sonunda konuştu. “Bayan Garner haklı efendim bu kolye sahte.” Herkes sustu. Birkaç saniyelik bir sessizliğin ardından Bay French bağırdı, “Ne dediğinizin farkında mısınız? Daha bir ay önce aynı kolyeyi incelediniz, orijinal olduğuna dair raporlar verdiniz. Şimdi ise incilerin sahte olduğu çıkıyor öyle mi?” Tüm bu süre boyunca adam sakince bekledi ve yine sakin bir ses tonuyla sordu. “Bir ay önce testi yaptığımda inciler gerçekten de sahte değillerdi, iki kolyenin aynı kolye olduğuna emin misiniz?”
“Ne demeye çalışıyorsun?” dedi Bay French. Soruyu cevaplayan Bayan French oldu. “Birileri kolyemi çaldı ve yerine sahtesini bıraktı demek oluyor, Alfred.”
Herkesin üstü ve eşyaları aranmıştı ama inci kolyeden hiçbir iz yoktu.
Bay French “Bu iş için dedektif bir arkadaşımı çağıracağım. Polisi işe karıştırmayalım, basına malzeme vermeye gerek yok.”
Bay Donovan konuştu “Hiç zahmet etme sevgili dostum. Ben zaten hırsızların kimler olduğunu biliyorum.”
Bayan French “Ne demek istiyorsunuz Doktor Donovan. Hırsızları gördünüz mü?”
Donovan “Ben değil ama Bayan Garner gördü, haksız mıyım Bayan Garner?”
Bayan Garner cevap vermedi. Ama bu bile Donovan için yeterli bir cevaptı. “İzin verirseniz her şeyi baştan anlatayım.” Donovan anlatmaya başladı.
“Öncelikle dün akşam duyduğum konuşma seslerinden başlamak istiyorum. Dün hemen kapımın önünde konuşan iki kişinin sesini duydum ancak karanlık olduğu için ne seslerini duydum ne de konuşulanları duyabildim. Ne kadar o zaman bu olaya çok önem göstermemiş olsam da bunların hırsızlar olduğunu varsayabiliriz çünkü sizin de bildiğiniz üzere Bay ve Bayan French’in odası benim tam kaşımda kalıyor. Hırsızlar dün gece sizin odanıza geldiklerinde Bayan Garner onları bir şekilde görmüştü, bu kısmın nasıl olduğundan ben de emin değilim. Bayan Garner temkinli bir insan, gördüklerini direkt anlatmak yerine sizin hassas olduğunuz bir noktanızı kullanarak gerçekleri kendi kendinize fark etmenizi sağlamayı seçti.” Bayan Garner’a döndü. “Bunu başardı da. Hırsızların izledikleri yol aslında çok basitti: Gerçek incilerin ortadan kaybolduğu anlaşılıncaya kadar sevgili hırsızlarımız zaten ortadan kaybolmuş olacaklardı. Bu davetten sonra ülkeyi terk edecek olan sadece iki davetli var bunlar da Bayan Alliston ve Bay Kelly.”
Bayan Alliston ve Bay Kelly şaşkınlık içinde Donovan’a baktılar. Bay Kelly sinirle tesbihini sallayarak konuşuyordu. “Bizi nasıl böyle bir şeyle suçlayabilirsiniz. Biz Bayan Alliston’la birbirimizi tanımıyorduk bile. Üstelik kolyeyi çalmış olsaydık da nereye koyabilirdik ki çantalarımız arandı.” Dolovan gülümsedi “Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır. Tesbihinizi alabilir miyim lütfen?”
Bay Kelly şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı o ne olduğunu anlayamadan Dolovan tesbihi aldı, yirmi üçüncü boncuğun üzerinde bir şeyler yaptı ve turuncu renkli boncuğun yerini üzerine gül motifi işlenmiş bir inci bıraktı.